Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hak Dini Kur'an Dili (10 Cilt Takım, Büyük Boy, Şamua)

Elmalılı Muhammed Hamdi Yazır

En Eski Hak Dini Kur'an Dili (10 Cilt Takım, Büyük Boy, Şamua) Sözleri ve Alıntıları

En Eski Hak Dini Kur'an Dili (10 Cilt Takım, Büyük Boy, Şamua) sözleri ve alıntılarını, en eski Hak Dini Kur'an Dili (10 Cilt Takım, Büyük Boy, Şamua) kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Zemahşeri der ki: "Pişmanlık bir tür kederdir, meydana gelen olaydan ötürü keşke olmasaydı diyerek gam yemektir. Böyle bir keder ise sürekli ve ayrılmaz olur, zira olay hatıra geldikçe pişmanlık yapışır."
"Ben, ruhlarda cisimleri görüyorum. Şu anda, zihnimde, memleketimin cisme dair bütün hâtıraları yaşıyor. Sonra, cisimlerde de ruhları görüyorum. Mesela, zihin çalışmalarımın şu sınırlı beden içinde kaynaştığını duyuyorum. Bu suretle, ruh ile bedenin, birleşme derecesinde bir bağlantı ile (Ben) dediğim nefsimde karar kıldıklarını anlıyorum. Cisim ile ruhun buluşması olmasa idi, ben şu kâlemi ve hattâ o kâlemi tutan bu elimi nasıl bulur, nasıl tanırdım? Günahlarımın karaları gibi şu kara satırları nasıl dökerdim? Demek ki, âlem pergelinin kutubları yerindeki o iki kavuşma başlangıcı arasında, daha mühim ve daha büyük bir kavuşma başlangıcı var. Var ki, ruh ile beden birleşebiliyorlar. Ruh ile bedenin bu kavuşma başlangıcından ben kendimi buluyorum.
Reklam
“Akıl sahibi olan kişi seyr-i marifetullahta(Allahı tanıma yolunda) hem akıllarının kıymetinden ve âlem-i ukûlün(akıllar aleminin) hususiyetinden geri kalmamalı hem de akla haddinden fazla kıymet verip de âlem-i ukûlün yüceliği üzerinden yükseklik ve hakimiyyet yok zannetmemelidir.“Kendisinden gafletle, yalnız makulüne müstağrak kalan akıllar, batından haberdar olamaz, münhasıran(yalnızca), tecelliyâtı âfakiyyeye(dış tecellilere) saplanır, Rabbini da sırf âfâkî görmek ister ve bütün ümidini hariçten bekler. Zanneder ki, semadaki güneş, Rabbinden daha zahirdir. Ve o, kendisinden daha yüksektir. Çünkü kendini duymayan, Rabbini de duymaz.
İnsan cinsini maddi ve manevi olarak, doğrultmanın, kıvama koymanın, biçimlendirmenin en güzelinde, en güzel biçimde olarak yarattık. 'Kıvama koymanın en güzelinde olduğu halde' mânâsında zarf-ı müstekar olarak insanın yaratılırkenki halini bildirmektedir." Takvim, eğriyi doğrultmak, kıvama ve nizama koymak, kıymet biçmek, kıymetlendirmek mânâlarına gelir…" "Ebu Hayyân der ki: Nehai, Mücahid ve Katade, "şekil ve duygularının güzelliği" demişler, boyunun doğruluğu da denilmiştir. Ebubekir b. Tahir, "akıl, idrak ve iyiyi kötüden ayırt etme gücü ile süslenmesi" demiş, İkrime de "gençliği ve kuvveti" demiş ise de en iyisi, her en güzel olanı içine alacak şekilde genelliğidir. …" "Kısacası, insanın güzelliğinin en güzel biçimde olması, duygusuz olan şekil ve suretinde değil, duygusunda ve özellikle "güzellik" denilen mânâyı anlamasında ve o duygudan güzellerin güzeli, en güzel yaratıcıyı ve onun mutlak güzellikle en güzel olan kemal sıfatlarını tanıyıp onun ahlâkıyla ahlâklanmış olmasındadır. İnsan yaratılışının kıvamı ve aday olduğu olgunlaşma budur. İnsan ilk doğuşunda bu olgunlukta olarak değil, fakat bu kıvama, bu olgunluğa, bu güzelliğe doğru ilerleme kabiliyeti verilmek mânâsına en güzel biçimde yaratılmıştır
Kur’ân’ı cidden anlamak, tedkîk etmek isteyenlerin onu usûlüyle Arabî yolundan ve tefâsir-i merviyyesinden anlamaya çalışmaları zarurîdir. “Kur’ân’ın falan tercemesinde şöyle demiş!” diyerek ahkâm istinbâtına, mesele münâkaşasına kalkışmamalıdır. Bunu imanı olanlar yapmaz, kendini bilen ehl-i insâf da yapmaz. Kur’ân’dan bahsetmek isteyenler,
1.000 öğeden 1 ile 10 arasındakiler gösteriliyor.