Ebû Hafs Haddâd hazretleri (ks) şöyle der:
" Tasavvuf, tamamıyla edeplerden ibârettir. Her vaktin, halin ve makamın kendine göre bir edebi vardır. Her kim bu edeplere uymaya devam ederse Hak dostlarının ulaştığı makama ulaşır."
Edep hakikatte Allah Teâlâ tarafından ihsan edilen bir lütuftur. Çünkü her makamın kendine uygun bir edebi vardır. Bu edeplere riayet ermek için de sağlam bir himmet hatta ilhana ihtiyaç duyulur. Nitekim denilmişti ki, 'edebin kısımları elde edilemeyecek kadar çoktur.' Yine 'Tasavvuf, bütünüyle edeptir.' denilmiştir.
Zikretmemizin sebebi ise; "Tamamına ulaşılmayan bir şeyin, hepsini terk etmez icap etmez." sözünün gereğine uymak ve bu edeplerin bir kısmını zikreden selef-i sâlihıne tabî olmaktır.
Minhacü's Seni dersimizde yaptığımız çekiliş de bana çıkan Sâdât-ı Kiram Mevlânâ Hâlid-i Zülcenaheyn hz. oldu. Bu sebeple okuduğum bir risale.
Beni çok etkiledi, kısa bir kitap üstelik büyüğümüz bu risaleyi yolculukta yazmış bu yola yeni girenler için.
İşte beni etkileme sebebi "yola yeni girenler için" aslında öyle ibareler var ki Müslümanın sünnet üzere hayat sürmesi için yapması gerekenler yazıyor. Bunları bazen uygulayıp bazen uygulayamamak sarstı.
Tabiki de başlamak en iyisi, az da olsa devamlı olanı, her zaman hepsi olamasa da olduğu kadarı vs vs diyerek motive de olabilirim ama kitap da yer alan Efendimiz sallallahu aleyhi ve sellem in duasında gayretimin artması gerekirken içten içe pişmanlığım da artıyor:
"Allahım! Amelimin artmasından sonra eksilmesinden sana sığınırım."
Velhasıl kalbe dokunan güzel bir eserdi. Çok özel taktikler de kaptım (nasihati anlamı sağlayana şükran olsun) İnsan hayret ediyor bu kadar güzel ve çok ilim, hizmetle nasıl bir yaşam sürüldüğüne...
Tabi kitabı okurken her yazanı uygulamamak lazım güncel olarak bakacağımız kaynak: el-Minhacü's Seni kitabı.
Feyizli okumalar olsun.