Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Haremden Kaçan Şehrazat

Fatima Mernissi (Fetna Ayt Sabbah)

Haremden Kaçan Şehrazat Sözleri ve Alıntıları

Haremden Kaçan Şehrazat sözleri ve alıntılarını, Haremden Kaçan Şehrazat kitap alıntılarını, Haremden Kaçan Şehrazat en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Erkeklerin güzellik tim­sali olarak özgüven sahibi, bağımsız kadınları düşlemesi için, nasıl bir devrime ihtiyacımız var acaba?
Batı erkeği, kadın güzelliğini, idealleştirdiği bir çocuklukta dondurmak için imgeleri ve sahne ışıklarını kul­lanıyor ve kadınları, yaşlanmayı -yılların o olağan ilerleyişini· utanılacak bir değer kaybı olarak görmek zorunda bırakıyor.
Reklam
“Fikrin muhafazakar bir erkeği rahatsız ediyorsa ona dört elle sarıl,” dedim kendi kendime “Bu fikir büyük olasılıkla önemli keşiflerin önünü açacaktır.”
Sayfa 168Kitabı okudu
Bir kadın kanatlarını kullanmaya karar verdiğinde, büyük tehlikeler onu bekliyor demektir."Kadınların kanatları olduğuna inanmakla kalmazdı. Onları kullanmazlarsa kötü olacağına emindi."
1930'da uçak uçururken resimleri çekilen ilk kadın pilot olan Sabiha Gökçen gibi Türk kadınları, benim doğduğum şe­ hirde ilk kez 1950'lerde uçan Touria Chaoui gibi yeni yetişen kadınlara örnek oldular. Ancak Fas Türkiye'den çok gerideydi; Süreyya Ağaoğlu daha 1930'larda Türk mahkemelerinde müvekkillerini savunurken, bizim ilk kadın avukatımızı görmemiz için yıllarca beklememiz gerekmişti.
Reklam
Bir kadın kanatlarini kullanmaya karar verdiğinde, büyük tehlikeler onu bekliyor demektir.
Beni yiyecekten yoksun bırakmak, düşünme yetilerimi felce uğratmanın kesin­likle en iyi yolu.
Naomi Wolfun söylediği gibi, erkekler akıl almaz miktarda fetişe benzeyen mo­da eşyası üretti: "Bilinçsiz kaygılardan kazanılan sermayeyle güç­lü endüstri kolları yılda 33 milyar dolar kazanan diyet endüstri­si, 20 milyar dolarlık kozmetik endüstrisi,. 300 milyon dolarlık estetik cerrahi ve 7 milyon dolarlık pornografi endüstrisi- orta­ya çıktı; bunlar yeri geldikçe kitle kültüründeki etkilerinden yararlanarak, bu büyüyen ekonomik spiralde halüsinasyonları kullanabiliyor, bunları körükleyerek harekete geçirebiliyor.
Do­ğu'da kadınlara karşı kullanılan silah insan arasına girmeyi sı­nırlamak; Batı'da kullanılan silahsa, gençliği güzellik olarak gös­terirken, olgunluğu kınamaktı. Kadınlara karşı New York'ta za­man, Ayetullahların Tahran'ında ise mekan kullanılıyordu. Her iki kültürde de amaç aynı: kadınlara kendilerini rahatsız, yetersiz ve çirkin hissettirmek. Zamanı harcayan Batılı kadınlar yaşla beraber tecrübe kazanıp olgunlaşıyorlar ve modanın ka­hinleri tarafından çirkin ilan ediliyorlar, aynen halka açık me­kanları kullanan İranlı kadınlar gibi.
Reklam
Afganistan, Cezayir ya da başka yerlerde kadın­ları örtünmeye zorlayan bağnazlar, kadının zekasını karalamı­yorlar; onların savaşı daha çok kadınların halk arasına girmesiy­le ilgili. Erkekler sokaklarda ve parlamentolarda kurdukları te­keli korumak, kadınlarsa buralara ait olmadıklarını göstermek için örtünmek zorundalar. Örtünme, politik bir ifade.
1920'lerde Türkiye, birbiriyle çok yakından ilintili olarak gö­rülen üç şeye -zorbalık, cinsiyet ayrımcılığı ve sömürgecilik- kar­şı savaşan ve "Genç Türkler" olarak bilinen bir hareketin yürüttüğü köklü bir mücadeleye sahne oluyordu. Atatürk önderliğin­deki "Genç Türkler," Müslümanların geniş çapta Batı işgaline yol açan "gerileyişi" için Sultan'ın zorba yönetimini suçluyorlardı.
Tam salondan çıkmak üzereydik ki; "Kırmızı Pantolonlu Odalık"ın 1921 'de tamamlandığını fark ettim ve birden beynim­de Sufilerin lavami dediği bir şimşek çaktı. Bu tarih, İslam tari­hinde önemlidir; çünkü o yıl Türkiye'de kadınların özgürlüğe kavuştuğu yıldır ki, bu da ulusal özgürleşme mücadelesinin bir parçasıdır. 1920'lerde, Matisse Türk kadınlarını harem cariyele­ri olarak resmederken; Kemal Atatürk, Türk kadınlarına eğitim, oy kullanma, seçilme ve resmi kurumlarda çalışma gibi hakları veren kadın haklarını yasalarla yürürlüğe koyuyordu.
“Erkekler kadınlara bakar. Kadınlarsa, kendilerine bakıldığı şekliyle seyrederler kendilerini.”
Sayfa 154
Varlığı, onu seyredenin gözüne bağlı olan, hareketsiz bir obje konumuna mahkum edilmek, çağımızın eğitimli, Batılı kadınını bir harem kölesine çeviriyor.
37 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.