Uzun zamandır bu kadar sarkastik bir dille yazılmış bir kitaba denk gelmemiştim.Aslında bu kitaba denk gelmem de hasbelkader oldu.Uzun bir şehirlerarası otobüs yolculuğunun kısa bir molasında dinlenme tesisindeki kitapçıda gözüme çarpmıştı. İyi ki almışım.
Puan: 8
Tür: Deneme
Sayfa sayısı: 189
Sevmediğimiz bir insana iğneleyici bir şekilde laf atmak ne kadar güzel değil mi ?
Mizahın gücüne inanan biriyimdir birçok şey anlatılabilir esprili bir dille ama konu hassas mevzular olunca daha bir dikkatli olmak lazım çünkü her an birilerinin kutsalına laf ettin diye linçlenebilirsin.Peki trajik bir olayı ya da akla mantığa uymayan kararları nasıl anlatacağız, mizah uygun seçenek olur mu ?
Gelin beraber okuyalım.
Kitabın dilindeki kıvraklıktan edebi bir tad alacak ve üsluptaki ince mizah ise yer yer kahkaha attıracak, eğlenceli olduğu kadar öğretici bu eseri 18 yaşından büyük kişilere tavsiye ederim.
Kitabın iki yazarının olması da dikkat çekici bir çok deneme ile toplumun özel hissettikleri konulara ışık tutarken arada iğnelemeyi de ihmal etmiyor.
Okurken herkeste kendini bir özeleştiriye alma dürtüsü oluşturup düşündükçe de tebessüm ettiren bir kitap.
Fazla mı övdüm bilmiyorum ama dili,tarzı ve ele aldığı konular itibariyle hoşuma giden bir okuma serüveni oldu.
Kanun karşısında yoksul ile zengin eşit değildir; her şeyden önce biri süper donanımlı bir savunma ordusuyla çıkar hâkim karşısına. Öteki ise yalın kılıçtan hallicedir.
Yok, Mcneilloyle sürdürmüyor hikayeyi. Mesele Çinliler değil. Daha doğrusu mesele Çinlilerin Çinli olması değil. Yerleşik hayata geçmiş olmaları.
Bu yerleşik hayata geçenler dolaşanlardan hazzetmiyorlar. Bir görüşe göre sebep şu: Yerleşik hayata geçenler ekiyor, biçiyor, üretiyor, Dünyaya değer katıyor. Göçebeler ise hazırcı. Ne eker ne biçer. Ekilmişe el uzatmaktan öte, biçilmişe, hatta pişirilmişe hallenir. Böyle olunca da yerleşik hayata geçenler göçebelere karşı savunma amaçlı savaşmak durumunda kalır.
Bu hikayeyi ancak bir yerleşik anlatabilir. Aynı mevzuyu bir göçebeden dinleyemiyoruz, çünkü dolaşmaktan yazıp çizmeye zaman bulamamış. Tarih diye ne okuyorsak yerleşik hayata geçmiş olanların yazdıkları ...
İki cisim arasındaki mesafenin 1 ışık yılı olması, birbirlerinden ışığın 1 yılda aldığı yol kadar uzakta olmaları anlamına geliyor.
Anlaşılacağı üzere ışık yılı, zaman değil mesafe ölçüsü ...
İnceledikleri konulara tarafsız yaklaşmak gibi bir amaçları hiç olmadı.
Tam tersine kendilerini doğru yerde konumlandırıp doğru taraftan bakmaya çalıştılar.