En Beğenilen Hastalar ve Işıklar kitaplarını, en beğenilen Hastalar ve Işıklar sözleri ve alıntılarını, en beğenilen Hastalar ve Işıklar yazarlarını, en beğenilen Hastalar ve Işıklar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ne?
Ben bir yerlerdeyim, hep bir yerlerden bir yerlereyim. Uzun uzun yıllar geçmiş parmaklarımla, o biçim bir suların dibinde kırık dökük alnımla. Kurgularım yıkıntıya uğramış; bu kadar açıklıkla nasıl söyleyebiliyorum, (ben o mu) nasıl? Artık benim değil bu bahçe, ev.
Ben kimim? Onlar nedir benim için? Ağır ağır atımın burnunu okşadım, -artık benim değil. Ben neyim? Uysal, ıslak gözleriyle başını eğdi, kişnemek ister gibi ama o kadar yorgun, o kadar bacakları bükülü. İçerlere giremem, neyim ki? İçimde zavallı bir çarpışmayla yeniden yuları yakaladım. Bahçenin oralarda falan atımla birlikte, bir kuyularda yeniden yola koyuldum. Yürüdüğüm tünellerde neyi beklediğimi bilmeyerek, nereye varacağımı bilmeyerek.
Belki gene ilk kez şikayete benzer bir duygu yalayıp geçti yüzümü. Derin bir dalgınlık içinde yatıyordum. Düş görmeye başlamıştım. Yeni bir yakalayış olmuştu düş görmek. O zaman sırtımın bir şilteye yapışık olduğunu da unutuyordum. Bir şey, bir karar gittikçe biçimleniyordu kafamda. Kendimi bütün bütün eşyadan soymam düş görmekle olabilirdi.
Çünkü hemen akşam olur ve babam kalın, çatık bir ses halinde, o naftalinsi kokuyla yayılırdı evin içinde. Bir şeyin eksik kalmışlığı. Kör bir noktada kayboluşu sanki. Bu yüzden yatmak istemezdim. Ama karanlık koyulaşırdı. Pencereden vuran sokağın ışığı, duvarda hep sallanan, insan biçimlerine giren ve sallanan ağaç gölgeleriyle bir korkunç hırçın ve huysuz ve ben ne olacağım, bana ne olacak, diye yalvaran o sesle gölgeler titreşir, bir zaman sonra ben daha uyumamışım, annem titreşen bir gölge ve baş ucumda "nasıl da uyumuş yavrucak" yorganım boğazıma doğru çekilir, üstüm örtülür ve gölgeli bir duvara, yarım sevinçlerin can çekiştiği bilinmez karanlığa baka baka "işte uyuyorum, güçsüz bir tırtıl gibi nasıl da uyuyabiliyorum..." diye içlenirken o naftalinler ve kalın baba kaşları arasında büyüyen soğuk bir gözler üstüme yürürken, avuntusuz, bir gün artık buralarda olmayacağımı düşünür, o zaman, kim bilir belki o zaman, o korkunç, umutsuz boşluğa dalıp giderdim.