Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

Hayat Ağacı

Gönül Tekin

Hayat Ağacı Sözleri ve Alıntıları

Hayat Ağacı sözleri ve alıntılarını, Hayat Ağacı kitap alıntılarını, Hayat Ağacı en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Sanatkârın ruhî portresini aydınlığa çıkarmak, bir taraftan eseri, diğer taraftan sanat eserinin vücuda gelmesi kanunlarını izah eder ve hepsinden mühim olarak bize yeni bir insan verir... Sanat eserini bize aratan hakiki sebep, iç âlemi ile bir insanı tanımak zaruretidir.
Sayfa 107
Edebî Eserlerin Değerlendirilmesine Ioanna Kuçuradi'nin Getirdiği Yeni Bir Yaklaşım ... Onun icin bir edebî eserde "yeni" olandan neyi kastettiğini isterseniz kendisinden dinleyelim; "yenilik, ancak etik değerlerin çağın tarihsel çerçevesi içinde somut olarak betimlenmesi anlamına gelir. Buna göre ancak, çağın koşullarından dolayı daha önce hiç anlatılmamış yaşantı ve eylem olanaklarını anlatan bir yapıta, değişen dünyada insanın değişmeyen yapısını yeni bir biçimde anlatan bir yapıta, 'yeni' denilebilir."
Sayfa 138
Reklam
Hasibe Mazıoğlu
"Fakat şiir her şeyden evvel bir söz ve ifade sanatıdır. Şairin işi duygu ve düşüncelerini sözle bir sanat eseri olarak ifade etmektir. Şair söylemesini bilen insandır. O duygu ve düşüncelerini en iyi bir şekilde ifade eder ve okuyan kimsede duygu ve hayal ufukları açar."
Sayfa 124
Eski devirlerden beri gökyüzünde meydana gelen astronomik olaylar romantik bir anlayışla izlenmiş ve yıldız kümelerinin sembolü olduğu mitolojik kişiler, tanrı veya kahramanlar yeryüzünde bu yıldızların arasındaki ilişkilerin benzerlerini yaşamışlardır. Özellikle M.Ö 2400'lerden itibaren astronominin Babil, Asur, Fenike, Mısır'daki artan önemine paralel olarak mitolojik şahıslar, tanrılar ve tanrıçalar da gökyüzündeki yıldızlara yerleştirilmiş; böylece önce büyük tabiat olaylarının ve bizatihi tabiatın içindeki güç olarak tasavvur edilen ve bu güçler arasındaki ilişkilerden doğan mitolojik hikâyeler de gökyüzüne yükselmiştir. Böylece sadece yıldız kümeleri, burçlar, yedi seyyare tanrı ve tanrıçaların simgeleri hâline gelmekle kalmamış, gökyüzünde bu yıldızlar arasındaki ilişkiler, onların hareketleri, dolayısiyle meydana gelen zaman bölünmeleri, mevsimlerin de oluşturulması tivi astronomik olaylar da eski mitolojik figürlerin temsilcileriyle yeryüzünde oluşan efsaneler ve hikâyeler halinde anlatılmıştır.
Ahmed-i Dâî'nin çeng (çalgı) ile temsil ettiği insan ile Mevlânâ'nın ney ile dile getirdiği insan-ı kâmil tasavvuru arasında birbirine benzer ortak noktalar vardır. Bir kere kendi aslını, yani hakikâti arayan insanın yapısının temelinde, ızdırap yatmaktadır.
Reklam
"Benim esrarım feryadımdan uzak değildir, ancak her gözde, her kulakta o nur yok." Mevlânâ
Mecnûn'un topluma karşı koyması, insanlardan kaçmak ve bütün dünyaya küsmek şeklinde belirir: "Çü görmen âdemîlerden vefâ ben Anun çün vahşe oldum âşinâ ben".
Sayfa 330Kitabı okudu
Zihniyet...
Yazma kütüphâneleri saat beşte kapanıyor; öğretim görevlileri de Hacettepe Üniversitesi'ni ancak saat beşte terkediyordu. Bu yüzden kütüphânelerde çalışabilmek amacıyla haftanın belli günleri için izin istediğim dilekçemi, zamanın dekanının: "Gönül Hanım, bizim ilim adamına ihtiyacımız yok, bizim bizimle çalışacak insana ihtiyacımız var." diyerek yürürlüğe bile koymadığını bugün gibi hatırlıyorum.
Ahmed-i Dâi, Çeng-nâme'de tür olarak insan yapısı hakkındaki düşüncelerini anlatmıştır: Bu insan nefs ve ruh olarak yapı bakımından iki yönlüdür. Çok defa nefsine uyan insan, kendi hoşlanma ve tutkularının ötesinde, varlığının kutsal bir yönü olduğunu fark eder ve kendini bu dünyaya atılmış, çaresiz, garip bir varlık olarak görür. Çünkü dünyaya geliş ve gidişinin kendi elinde olmadığını anlar. Bu da bir başka kaynağa bağlı ve eksik bir varlık olduğunu ona öğretir. Bunun farkına varan insan, bu dünyada bazen bilinçli, bazen de bilinçsiz bir aranış içersinde dolaşır durur. Fakat hiç bir şekilde bağlı olduğunu hissettiği kaynağa ulaşamaz. Bu hususta hiç kimse ona yardımcı olamaz. Böylece yapısının bir zorunluluğu olarak, bir türlü mutlu olamayan insanı ancak bu aranışı anlamlı kılar; çünkü insan devamlı aranışı dolayısıyla eylemlerde bulunur ve bu eylemleri onun eser yaratmasını sağlar.
Sayfa 391Kitabı okudu