Chloe'yi seviyordu. Chloe'yi boş bir tuval, bitmiş bir parça ve aradaki tüm heyecan verici, acı verici, dur kalk anıları gibi seviyordu. Chloe'yi motoruyla gecenin içinde süzülürcesine, içten içe yaşadığını hissetmezken hareket halinde canlı hisseder gibi seviyordu. Chloe'yi ona attığı her bakış bir öpücükmüş ve ona verdiği her öpücük kalbinin ekmek kırıntısı büyüklüğünde bir parçasını avuçlarına bırakıyormuş gibi seviyordu.