Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hayattan Sahifeler

Hüseyin Rahmi Gürpınar

Hayattan Sahifeler Gönderileri

Hayattan Sahifeler kitaplarını, Hayattan Sahifeler sözleri ve alıntılarını, Hayattan Sahifeler yazarlarını, Hayattan Sahifeler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Şimdi genişliğini bilemediğiniz bir hayat içindesiniz. Her zaman hatırlama zinciri kesile kesile bunun böyle devam edegelmediğini kesip atacak şekilde hayır diyecek elde nasıl bir sağ deliliniz var?
İş pek acıklı. Bu dünyada bir cüz teşkil ettik, talihsiz ve acı çeker olduk. Öteki alemlerde meydana getireceğimizle bundan daha acılı olmayacağımızı bize kim temin eder? Hem bu erimeler, tekrar oluşlar da sonsuzdur.
Reklam
Ölümünle aradan çıkmış, ayrılmış olamazsın ki... Yalnız senliğin değişir.
Filozofun biri diyor ki: Ben öldükten sonra, kainatın yaratılış nasibi benim neme lazım demeyiniz. Çünkü onun yaratılış nasibi sende, seninki ondadır.
Fezayı dolduran yıldızlar birbirini çekiyor, itiyor, kovalıyor. Bir birinden kaçıyor. Hepsi birden dur, dinlen bilmez, tasavvurlara sığmaz birer hızla bu korkunç sonsuzluğa gitmekte... Birbirinin aşk yaradılışıyla bağlanarak hepsi sonu gelmez bir uçuruma firlatılmış. Sanırsınız ki en küçük zerreden en büyük küreye kadar hepsi bu bilinmezin arkasından uçuyorlar. Bunları çeken kaderleri nedir? İşte bu ezelden bilinememiş ve ebede kadar da bilinemeyecektir.
Etrafımıza bakınıp düşünürsek, başımız döner. Neredeyiz? Her yanımızı sonsuzluk sarmış. Gökler sonsuz, ecram, alemler sonsuz, hayat sonsuz...
Reklam
İçinde bulunduğumuz hayatı anlayamazsak, daha içine girmediğimiz ölümün ne olduğunu nasıl keşfedeceğiz? Hayat için uzviyeti tariften başka çaremiz yok. Ölüm için de bir Yokluk diyarı» sözü uydurmuşuz, «yokluk» nedir? şimdiye kadar oraya gönderdigimiz hesapsız varlıklarla daha bu «yokluk çukurunu dolduramadık mı? Kâinatta salt boşluk yoktur ki yokluk olsun. Feza içinde bu gördüğümüz yıldızların aralarındaki uzaklıklar ara sıra ne kadar zihin yakan genişlikte olursa olsun işte onlar bizim vücutlarımızı meydana getiren hücreler gibi kâinat dokusunun ilk maddeleridir.
Ortada bir hayat kelimesi var. Bunun fîli manası içinde yaşadığımız halde yine bunun ne demek olduğunu bilmiyoruz. Çünkü ölüm bilinmedikce hayat öğrenilmez. Bu ikisi ışıkla karanlık gibi birbirini doğururlar.
Yavrucuk galiba şimdiye kadar, insan yutan bu çukuru böyle açık ağzıyla hiç görmemiş. Hastalığında kuş tüyü şilteler üzerinde incinen annesinin nazik vücudunu şimdi bu karanlık, katı yere mi tıkacaklardı? İInsan zekâsına bu sınırdan ötesini görmek yasak olduğunu bilmeyen zavallı genç, bir şey anlayabilmek ümitsizliği içinde bu ahret kapısından eğilip baktı. Annesini pek severdi. Fakat onunla birlikte bu çukura çekilmemek için hemen geri çekildi. Hayat, ana karnıyla işte bu çukurun arası. Oraya nereden geliyoruz? Buradan nereye gidiyoruz? Bu dünyadan şu ana kadar trilyonlarla göçenler şimdi nerede duraklıyorlar? Ve bundan sonra bu âleme gelecekler, diriliş nöbetlerini nerede bekliyorlar?
biraz da sosyoloji
Eğlencesiz, durgun bir hayata mahkûm bu halk için bu kavga bir çeşit spor, vücut idmanı, bir beyin egzersizi idi. Kafalarının pası bununla açılıyor, tiyatro ihtiyacı bununla görülüyordu. Şimdi bu kavga o akşam mahalle kahvesinde iki ailenin erkeklerine de geçerek orada da kopacaktı.
314 öğeden 201 ile 210 arasındakiler gösteriliyor.