Peki, acaba neden oraya Belgrad Ormanı adını vermişiz? Aramızda bulunan sayın bir bilginin eskiden beri merakımı uyandıran bu sorguya verdiği cevaptan anladık ki fethedildigi sırada Belgrad'dan bir miktar adam getirtip ne hikmetse İstanbul'un su hazneleri tarafına yerlestirmisiz. Fakat bereket uygunsuz halleriyle bizi usandirmislar, ters yüzü geri yollamisiz. Fakat kendileri gitmiş, şehirlerinin adı ormana yadigâr kalmış.
Açıklamak kabilinden esasen şu söylenmeli herhalde: İstanbul'un Cumhuriyetin ilk 10-15 yılı boyunca esasen ideolojik nedenlerle ihmal edilmiş olduğu konusunda artık siyasi tarihçiler, şehir planlamacılar, mimarlık tarihçileri vs arasında tam fikir birliği vardır.
''Ben şu fikirdeyim ki insan yıllarca aynı semtte oturarak aynı yollardan gide gele, yalnız bıkmakla, tiryakileşmekle, zihin durgunluğuna uğramakla kalmıyor, vaktinden evvel yaşlanıyor da... ''
Karay'in hassas siyasi meselelere girmekten imtina edeceğini elbette tahmin etmişlerdir, ama Türk basınında iç siyaset hakkında yazarken kendilerini sürekli gemlemek zorunda kalan yazarların ananevi can simidi niteliğindeki "belediye hücum" adetine illaki başvuracağını öngörüp dikkatli olması gerektiğini hatırlatmak istemişlerdir Refik Halid'e.
Bizans ve kostantiniye tarihini düşündüren birçok isimler arasında en fazla tipik olanı binbirdirek ve Yerebatan'dır. Dedelerimiz o kadar süslü, ihtişamlı bir yerin sarnıç olacağına akıl erdiremekleri için düşünmüşler, taşınmışlar, şu kulpu takmışlar: Bir kocaman saray varmış kubbesini yüzlerce sütun tutarmış birgün yer yarılmış saray yerin dibine olduğu gibi geçivermiş.
''İnsan iyi şeylere bakmayı bazen unutabiliyor da fenasını kabil değil aklından çıkaramıyor; akıl münasebetsizliklere balmumu yapıştırıp mim koymakta hiç şaşmıyor.''