“Şimdi ne vakit o servinin altındaki, yanındaki mini mini mezara himayekarane eğilmiş bir soğuk taşın yanından geçsem, servilerin iniltisi bana onun tatlı sesini muattar varlığını getirir.O vakit sevmiş, eziyet çekmiş, zihnini kaybetmiş bir heyula olduğunu unutur, gül ağacının altında ebediyen dinlenmek üzere ziyadar çehresini semavata çevirmiş meleği görürüm.”