“Yaşamak,sadece nefes alıp vermek miydi?Yoksa çalışıp çabalamak mıydı?Ya da sağlık için,güzellik için,zenginlik için,şöhret için didinip durmak mıydı?Yaşamak,yaşadığını hissetmekle başlardı.Yaşamak ,özgürlüğün ta kendisiydi.”
“Hayatı anlamlı kılan detaylardı.Detayları göremeyip bütüne odaklananlar için ne rengin bir güzelliği ne motifin anlamı ne de aydınlıkta yaşamanın tadı vardı.”
“Doğru denilen kavram göreceliydi.Her insanın bir doğru ve yanlış değerlendirmesi vardı ancak esas doğru,toplumun ortak kararı mıydı,yoksa insanın iç sesinin fısıldadığı doğrular mıydı?Mademki doğru bir şey insanı mutlu ederdi,o zaman bu kadar mutsuz insan neden vardı?”
Gönlün istekleri ile aklın zorladıkları arasında kalanlar, içindeki ukdelerle yaşamlarının son anına kadar"keşke"lerle kurulan birçok cümleyi ya yüksek sesle dillendiriyorlar ya da iç sesleriyle fısıldıyorlardı.