Öncelikle Esselamualeykum ve rahmetullah
Kitabı elime almadan önce bana çok ağır geleceğini düşündüm. Yani okumak için bir kaç kere alıp geri yerine bırakmışlığım var ')) Nasip bu zamanymış bitti elhamdülillah. Ve bana çok şey kattı. Öncelikle kattığı şeylerden biri İslam olmadan insanların pislik içinde yaşadığı. Yani biliyordum ama yüzeysel olarak burada geniş bir şekilde bu konuya yer verilmiş. Ebu'l Â'lâ Mevdiudi olaylara farklı açılardan bakıp farklı tespitler yapan biri bana göre o yüzden artık severek okuyorum kitaplarını))
Bu kitabında da kadının asli değerinin İslam ile ortaya çıktığını çok ince detayları ile anlatmış. İslam'sız bir toplumda kadına reva görülen rolleri ve haksızlıkları... Gerçekten okudukça insan bir aydınlanma yaşıyor yani..))
Ve topluma ilerleme kaydetmesi için bazı önerilerde bulunuyor. Örnek olarak bu zamanda da olan bir şey verebilirim: insanlar daima şehvetlerine göre hareket ederlerse bir şey kazanamazlar. Yani daima akıl orada kalır. En basitinden bir iş ortamı düşünün kızlı erkekli. Burada eğer ki insan kendini işine veremez (yani ortamda bazılarının isteği karşı cinsin dikkatini üzerine çekmek olsun veya olmasın farketmez) ise nasıl mesul olduğu görevleri yerine getirsin? Bu gibi şeyler...
Yani bu zaman içinde çok önemli bir eser.. Herkesin özellikle bayanların okumasını tavsiye ederim. Rabbim okuyup anlamayı ve yaşayabilmeyi nasip etsin...
Artık iş son haddine varmıştı. Her bir iş kolu reklam yaparken, malını tanıtırken; çıplak kadın resimlerinden, cinselliği tahrik edici yollardan yararlandılar. Gazete ve dergilerde görülen sadece bunlardı. Kadın vücudu gösterilmeksizin, bundan yararlanılmadan reklam mümkün olamazmış gibi. Nitekim bir otele gitsen, bir kahveye uğrasan, ya da bir gösteri salonuna varsan, mutlaka karşında bunları göreceksin. Kadın, erkeği bir mıknatıs gibi çekmek ve kendi çekim cazibesine almak için bu işlerde kullanılır hale gelmişti.
Afrodit'e (bir ilahın(!)eşi olmasına rağmen ayrıca üç ilah(!)ile de ilişkisi var olan, ayriyeten de bir insanla ilişkisi olduğuna inanılan Yunan efsanelerinden(!!)) tapınma işi Yunanlılarda yaygınlık kazanınca, artık genelevleri, kötülük mekanları birer mabet haline getirildi. Böylece kötülük işlenen yerler adeta ibadet yerleri ve mukaddes mekanlar arasına girmeye başlamış oldu. Zina işi saygınlık görür oldu. Neredeyse Bu işe adeta tertemiz bir dini iş ve hizmetmiş gibi bakıldı.