Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Ajansal Sanat

Hiçliğin Özgürlüğü

Ceren Selmanpakoğlu

Hiçliğin Özgürlüğü Hakkında

Hiçliğin Özgürlüğü konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.
9/10
2 Kişi
6
Okunma
4
Beğeni
394
Görüntülenme

Hakkında

Bu çalışmanın başlangıç noktası, atıflarla inşa edilmiş "toplumsal gerçekliği" nasıl yeniden üretmeden, yeni bir gerçeklik tasarısı yapılabileceğinin arayışıdır. Buna göre, öznenin, Sartre'ın deyimiyle, oldurulmuş özne olarak "gerçekliği" aslında özgürlüğünden, sorumluluklarından kaçmak için devam ettiriyor oluşu tüm olgulara ajan gibi nüfuz ettirildiğinde "gerçekliğin" atıfları bir bir kendini dağıtmaya başlar ve böylece öznenin hem özgürlüğü hem de sorumlulukları geri ona teslim edilmiş olur. Aynı şekilde sanatın, "özerk" bir kurum olduğu yanılsamasına ve "gerçekliği" yeniden üretmesine, dahası Baudrillard'ın dediği gibi "gerçekliğin" ikizini yaratarak bir komplo içinde olmasına da aynı biçimde yaklaşıldığında, sanatın sorumluluğu da ona devredilmiş olur. Böylece, sanata alternatif bir sanat tavrı biçimini alan ajansal sanat, öznenin, oldurulmuşluğundan kurtulup hiçliğin özgürlüğünü keşfettiğinde bilinçli olarak kendini kurmayı seçebileceğini ve böylece her şey olabilmenin coşkusunu yaşayabileceğini gösterir. Bu çalışmanın okur tarafından birkaç farklı nedenle ilgi görebileceğini düşünüyorum. İlk olarak, insanın içinde yaşadığı, yürüttüğü ama sürekli şikâyet ettiği toplumsal gerçekliğin hem nasıl bir işlem içinde olduğunu anlamasına hem de aslında bu yapının sorumlusunun kendisi olduğunu ona fark ettirerek sorumluluk ve yetkisini kendi eline almasına aracılık etme potansiyelidir. Bunun yanında, özellikle sanatla ilgilenen okurların sanata yükledikleri atıflarının aslında yine sorumluluğu sanata transfer etmek olduğunu anlamalarını sağlama potansiyelidir. Sanat kurumu içinde olanların da hiyerarşik atıflar üzerinden inşa edilen ve "gerçekliği" yeniden üreten konumlarında aslında hükümsüz olduklarını ve bu yanılsamalı konumlandırmayı takip etmeyi seçmiş olduklarını gösterme potansiyelidir. Tüm bunlar bu çalışmanın potansiyelleridir ama buradaki analiz, tespit ve önermeleri değerlendirip uygulamaya sokacak, yani yanılsamasından ve oldurulmuşluğundan vazgeçip sorumluluklarını ve özgürlüğünü sahiplenmeyi seçecek ya da seçmeyecek olan okurun kendisidir. Tüm bunların yanında, bu çalışmayı tamamladığım sırada başlayan "Gezi Parkı" olaylarının düşünsel ve toplumsal arayışları bağlamında, bu çalışmanın, hem bir güç hem de güçsüzlük olarak iktidar arzusu içinde olmamanın, dahası tahakküm edilmek kadar tahakküm etmenin de reddedilmesinin, koşullu özgürlükten değil, özgürlükten kaynaklandığını ve siyaset kurumuna transfer edilen sorumluluğun dağıtılması halinde elde edilecek gücün toplumsal yapıyı dönüştürecek kadar büyük bir potansiyele sahip olduğunu göstermesi bakımından yararlı olacağı düşüncesindeyim. (Tanıtım Bülteninden)
Tahmini Okuma Süresi: 7 sa. 15 dk.Sayfa Sayısı: 256Basım Tarihi: 2014Yayınevi: Ayrıntı Yayınları
ISBN: 9789755397979Ülke: TürkiyeDil: TürkçeFormat: Karton kapak
Reklam

Kitap İstatistikleri

Kitabın okur profili

Kadın% 64.3
Erkek% 35.7
0-12 Yaş
13-17 Yaş
18-24 Yaş
25-34 Yaş
35-44 Yaş
45-54 Yaş
55-64 Yaş
65+ Yaş

Yazar Hakkında

Ceren Selmanpakoğlu
Ceren SelmanpakoğluYazar · 1 kitap
1999 yılında Hacettepe Üniversitesi, Seramik Bölümü’nden mezun oldum. Üniversitedeyken ve öncesinde sahne sanatları ve video da dâhil sanatın birçok alanıyla ilgilendim. Her birini her zaman bir bütünün parçaları olarak gördüm. İlk kişisel sergim “‘Ki’lerde Beden” (2002) heykel, video, çizim ve bir performanstan oluşuyordu. Zaman ilerledikçe dönüp baktığımda bu sergiyi sanatsal olmaktan çok estetik olarak değerlendirdim. Ama sanata resmen kendi bedenimi sunarak başlamış olmayı hep anlamlı buldum. İkinci sergim “Hediyelik” (2004), adından da anlaşılacağı gibi hediyelik heykelvari formlardan oluştu. Tek amacım hoşuma giden nesnelerin satılmasıydı ve amacıma ulaştım. 2006 yılında Bilkent Üniversitesi’nde hazırladığım “Alevi Bağdaştırmacılığının Yapılanışı” isimli Yüksek Lisans tezim 2008 yılında açtığım “Ateşe İmge Üflemek” isimli üçüncü kişisel sergimin dayanak noktası oldu. Bu sergide; ‘Tanrı’ kavramıyla insanın ilişkisini Alevilik öğretisi bağlamında işleyip, Aleviliğin hem kendi içindeki hem de Türkiye’deki algılanış biçimlerine eleştirel bir bakış açısı getirmeye çalıştım. 2009 yılında, aynı eleştirel bakışla, Aleviliğin kökenindeki doğa dinlerini merkez aldığım özel bir fotoğraf serisini Hacıbektaş Dergisi’nin “Hacı Bektaş Veli’nin 800. Doğum Yılı” özel sayısı için hazırladım. 2010 yılında, kendi atölyemde açtığım bir günlük alternatif bir proje olan "Bana Yaz-ma!" isimli dördüncü kişisel sergimde Anadolu'nun geleneksel yazması ile bedenin çıplaklığı ve doğanın yalınlığını ilişkilendirdiğim fotoğrafları, yerleştirmeleri ve bir video çalışmasını sergiledim. Yine 2010 yılında, Güney Kore, Clayarch Gimhae Müzesi'nde -üç ay katıldığım misafir-sanatçı programı kapsamında- gerçekleşen sergideki yerleştirmelerimde, dinin, siyasi ve dolayısıyla hükmedici yapısını işledim. 2009 yılından beri, çalışmalarım, özellikle küratörlüğünü Denizhan Özer’in yaptığı “Where is my Privacy?”, TUYAP İstanbul Sanat Fuarı, Çanakkale Bienali, “Bunu İstemiyorum”, Artisterium, “Dikkat! Kadın” gibi birçok karma sergide yer aldı. Bu sene Haziran ayında, 2007 yılından beri üzerinde çalıştığım “Ajansal Sanat: Hiçliğin Özgürlüğü” isimli Sanatta Yeterlik/Doktora Tezimi tamamladım. Sene sonunda da tezim Ayrıntı Yayınları tarafından kitap olarak basılacak.