Kitap ne güzel dosttur. Onunla baş baş kaldığında sana iyi vakit geçirtir. Oysa bazı sevdiklerin sana ihanet edebilir.
Ona bir sır emanet edilince onu saklar, ifşa etmez. Kitaptan doğru ve hikmetli şeyler öğrenilerek faydalanılır.
"Gönülde neşe olmadıktan sonra baharın gelmesi, güllerin açması, bülbüllerin ötmesi faydasızdır." anlamındaki Neşatî Dede'nin şu beyti bu değişmez hükmü belirtir:
Neşâtı olmayınca bir dilin ki bağı alemde
Ne hasıldır gül açmış bülbül ötmüş nevbahar olmuş
Kederle dolusun,
Merak ve endişe içindesin.
Demekki hakîkati göremiyorsun. Karamsarlığın kaynağı ışıktan uzak durmaktır.Gayret atına bin, hikmet dile ve ümid et. Bidâyeti parlak olanın nihayeti de parlaktır.Gönül eri garib olmaz..
Hakiki mevcut, her ne kadar vahid (bir) ise de tecelli sırasında bütün yaratılmışlar üzerine yayılmıştır. Fakat bu yayılma, girme, birleşme ile değil, zuhur iledir. Ekvana var demek, hakiki varlığa ilgisi bakımından ve mazhar olma yönünden mecazdır. Bu alaka kesilse yaratıklara artık ne sahiden ne de mecaz olarak var denemez.
Özet olarak mevcut ekvan, mazhar olmak şartıyla ayânı sabiteden ibarettir. Onlara kendileriyle var olmadıklarından gerçekten mevcut denemez. Ezelî ve ededî olarak yok ve karanlıktadırlar. İşte bu yüzden sofiler, "Ayân-ı sabite varlık kokusu alamamışladır." derler.