Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hinduizm

Louis Renou

Hinduizm Gönderileri

Hinduizm kitaplarını, Hinduizm sözleri ve alıntılarını, Hinduizm yazarlarını, Hinduizm yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Söz konusu kutsal kitapların derlendiği çağda, kastları, yaşam biçimleri, ahlâk anlayışı, yaygın çoktanrıcılığı ile Brahmancı toplumun sağlam şekilde yerleştiğini biliyoruz. Ama Hinduizm, her ne kadar küçük prensliklerden destek almışsa da, tarih sahnesine çıkan ilk büyük hanedanlar Budizm'i kabul etmişlerdir. Bunlardan Mauryalar (M.Ö. 4.-2. yüzyıl) ve ünlü temsilcileri (üçüncü kral) olan Açoka (M.Ö. 264-226), parlak gösterilerle Budizm'i benimsemiş; imparatorluğun başlıca eyaletlerinde Budha'nın ahlâk ilkelerini, şiddetten kaçınmayı, itaati, saygıyı, tanrı sevgisini, erdemi öğreten fermanlar çıkartarak, bu dini halkına da benimsetmiştir. Açoka özel ritleri gereksiz ve anlamsız bularak eleştirmiş, dahası kan akıtılarak kurban vermeye karşı çıkmıştır. Öte yandan, kendini tüm mezheplerin koruyucusu ilan etmiştir. Mauryaları izleyen Çungalar muhtemelen yaklaşık M.Ö. 175'ten itibaren Hinduizm'i devlet dini olarak yerleştirmiştir. Vasumitra'nın büyükbabası tarafından Yunanlıların (Yavanalar) genç prensinin Sindhu Irmağı kıyılarında uğratıldığı bozgunu anmak üzere yapılan iki At Kurbanı Töreni bunun kanıtı olarak görülebilir. Ancak, yaklaşık aynı dönemde, Budizm'e belirgin bir sempati besleyen Hint-Yunan egemenliği, Hindistan'ın kuzeybatı sınırlarına iyice yerleşmiştir. M.Ö. 168-145 dolaylarının yöneticisi kral Menandros (Budist kaynaklarda Milinda), keşiş Nagasena ile felsefe sorunlarını tartışmış, kutsal emanet sandıkları ısmarlamıştır. Doğu ve Orta Asya'da derin etkilere yol açacak Yunan esinli Budha sanatı, işte bu yöneticilerin sarayında doğmuştur.
Sayfa 110 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Sahajiyalar tüm dini, erişilmez bir kadına duyulan sonuçsuz aşka benzer bir tanrı aşkında özetlemişlerdir. Ancak uygulamalarda bazı yozlaşmalar görülmüştür.
Sayfa 108 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Kısmen Kabîr hareketinden türeyen Sihler, kararsız ve değişken bir yapı göstermelerine karşın, Hinduizm'in sınırlarını aşmışlardır. Sih hareketi Lahorlu bir Pencabi olan Nânak (1469-1538) tarafından örgütlenmiş ve önemli ölçüde geliştirilmiştir. Mezhep, özel ritlerin bir kısmını hâlâ korur; Vedanta'nın panteizmini, iman aşkını, guru ya da "ruhsal usta" kültünü benimser. Büyük oranda ilahilerden oluşan edebiyatı, Kabîr ile İslâm bağnazlığının çifte etkisini yansıtır. Nânak'ı izleyen dokuz usta, mezhep ilahilerinin çeşitli bölümlerini litürjiye ilişkin parçalarla genişleneterek tamamlamışlar ve Hindu dilinde yazılmış (Pencabi dilinde bölümler de vardır) geniş bir derleme olan "Soylu Kitap" (Granth) adı altında toplanmışlardır. Bu, Sihlerin kutsal kitabıdır.
Sayfa 105 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Vişnuculuk Vedanta'ya, Şivacılık Sankhya'ya yakındır; ama bu değişmez ya da sürekli bir olgu değildir.
Sayfa 97 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Dipavali (Divali) bayramında daha çok dindışı yerlere kandiller yerleştirilir, halk şenlikleri yapılır.
Sayfa 79 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Esenlik (mokşa, mukti ve başka birçok terim) önce ve özellikle olumsuz açıdan (tüm önemli Hint değerleri gibi) karma dışındaki bağlardan ve yeniden doğma zorunluluğundan kurtulmak olarak tanımlanır. Dış destekten yoksun, durmaksızın dönen bir çömlekçi çarkı gibi karmayı tüketmeye dayanır.
Sayfa 69 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Eğer eylemlerin toplamında birey borçlu çıkarsa, ruh cehenneme yollanır. Cehenneme ilişkin, derece derece artan korkunç işkencelerle dolu sert ceza betimlemeleri verilmiştir. Ama alışılagelen kuramlarda cennet de cehennem de sürekli kalınan bir yer olarak düşünülmemiştir. Markandeya-Purana, işlediği küçücük hata nedeniyle kısa bir süre cehenneme yollanan Kral Vipaçcit'ten söz eder; orada ceza çeken günahkârların kurtuluşu için yalvarmış, sonunda istediğini elde etmiştir. İnsan ruhu, belirli bir süre sonra, yeni bir bedene girmeye yöneltilerek yeniden dünyaya döner. Bu dönüş, bitkileri dölleyen yağmur aracılığıyla gerçekleşir. Canlı varlıkları besleyen bitkiler, yeni bir yaşamı başlatan spermayı oluştururlar.
Sayfa 61 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Kozmoloji, böylece hem uzayda hem de zamanda derinlik kazanmıştır. Ancak kalpalar ya da "kozmik zamanlar" kuramı, Veda döneminde bilinmez. Bu kalpalardan her biri, yaratılıştan yıkıma dek geçen zamanı, bir dünya süresi olarak düzenlemiştir; süre Brahman'ın yaşamındaki bir güne eşittir. Dönüşü, bin "büyük çağ"ı kapsar. Her "büyük çağ" dört "çağ"a ya da yugalara ayrılır: "yetkin" çağ, üçüncü, ikinci ve kötü çağ (kali-yuga). Sonuncusu içinde bulunduğumuz çağdır ve M.Ö. 3102 tarihinden beri sürmektedir. Kali-yuga, klasik çağda varolan dharmanın "üç çeyreği"nin yitimi ile ötekilerden ayrılır. Bunun geçerli gerekçeleri savaşlar, felaketler, kötülükler ve çevremizde gördüğümüz erken ölümlerdir. Şimdiki insanlığın eğrisi, geçmişin ve geleceğinkinde de olduğu gibi "ara bozulma"ya -su taşkınlarını izleyen yangınlar" yol açan gerileyici bir evrimi belirtir. Süreçlerin sonunda, Brahman'ın yaşamının bitişi ile aynı zamana rastlayan "büyük yıkılma" (maha-pralaya) gelir. Yeni bir kozmik yumurta çatlayana kadar, dünya, türevsel bir işlem yoluyla Brahman'la birlikte ortadan kalkar. Bhagavata'da dendiği gibi "Dünya, iki Brahman dilimi sonunda öldüğü zaman, ilkel öğeye değersiz öğeler girer; zamanın baskısı altında gelişmişlik gelişmemişliğe döner, o zaman sen (Vişnu), Çeşa adını alarak yalnız kalırsın"
Sayfa 59 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Bir başka geleneğe göre, Brahman, evreni on "manevi" oğlu (Prajapatiler) aracılığıyla yaratmıştır. Burada, yalnızca burada, mitolojik alana geçilmiştir. Ancak öteki öğretiler, doğrudan Brahman'ı ortaya çıkartan prakritiyi tanımazlar. Lingapurana'da bu şöyle dile getirilir: "Bilinç ve bilinçten doğan 'ben duygusu' benim tarafımdan yaratıldı; buradan içerdiği beş öğe, düşünce ve bedensel duyular, esir ve öteki özler ile su çıktı: Her şeyi kendi kendime yarattım."
Sayfa 58 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Destan kahramanlarının çoğu, sözgelimi Rama'nın müttefiki, maymunlar ordusunun ünlü şefi becerikli ve sadık Hanumanta da süreç içinde, pek çok mezhebin ya da kentin kurucusu, prensler, hatta büyük yazarlar tarafından tanrılığa yükseltilmiştir.
Sayfa 52 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Gandharvalar, şarkıcı ve müzisyen cinlerdir. Yarı-insan yarı-hayvan kır tanrıları olarak Apsaralar ile birleştirilmişlerdir. Apsaralar sadeliklerinden korkan birkaç tanrının isteği ile, çileye çekilenleri baştan çıkarmayı deneyen -bazen de başaran- su perileridir.
Sayfa 51 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Dokuzuncu avatara Buda'dan başkası değildir; bu, büyük sapkın mezhebin kurucusunu Vişnucu bir çerçeveye oturtmak üzere girişilmiş yürekli bir denemedir. Onuncusu, geleceğin "kurtarıcısı" Kalkin, at başlı olarak betimlenir: Bir tür mesih gibi, gelecekte dünyadaki düzeni tekrar kuracaktır.
Sayfa 46 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
Akhilleus da topuğundan vurularak ölmüştür.
Tüm Hint metinleri arasındaki en gelişmiş anlatı Krişna'nınkidir. Geleceğin klan şefi Yasadavas'ın gizli doğumu (acımasız amcası kral Kamsa'nın işkenceleriyle karşı karşıyadır) birçok inanılmaz olaya yol açar; burada çocukken gerçekleştirdiği insanüstü işlerden söz edilmektedir. Delikanlılık çağında kutsal "sığırtmaç" olmuştur. Çobanların arasında flüt çalar, aşktan başı dönen çobanlar onun çevresinde dans ederler. Bu yarı mistik, yarı erotik durum, Ortaçağ Hindistan'ınındaki Krişnacı coşkunun belirgin görüntüsünü oluşturacaktır. Olay, Mathura dolaylarındaki kutsal orman Vrindavana'da geçer. Krişna daha sonra kentlerin kurucusu, şef, savaşçı olarak görünür; İndus Irmağı ağzındaki Dvaraka'ya yerleşecek ve güzel prenses Rukmini'yi kaçırarak onu eşi yapacaktır. Öteki serüvenlerinde kuzenleri Pandavaların yanında Bharatalar savaşına katılır; Bhagavad-Gita'nın insanüstü kahramanıdır. Sonu karanlıktır; yönettiği klan bir iç savaş sonunda yok edilince ormana çekilir. Burada dikkatsizce nişan alan bir avcı tarafından, bedenindeki tek yerarlanabilir yerden, topuğundan vurulur. Oğlu Pradyumna, torunu Aniruddha hakkında yiğitlik öyküleri anlatılmıştır; ağabeyi Balarama, "güçlü Rama" tümüyle ayrı bir destanın konusudur.
Sayfa 47 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
133 syf.
·
Puan vermedi
·
6 günde okudu
Hinduizm 4000 yıllık tarihiyle çok eski Vedik bir dindir. Tanrısı Brahma'dır. Vişnu ve Şiva gibi tecellilere sahiptir. Tek tanrılı bir dindir. Bu tanrı Brahma olarak yaratır, Vişnu olarak hükmeder, Şiva olarak yok eder. Buna trimurti denir. Hinduizm'de aynı zamanda enkarnasyon (hulûl) inancı da bulunmaktadır. Bu inanca göre
Hinduizm
HinduizmLouis Renou · İletişim Yayınları · 201614 okunma
Brahman-Kşatriya ikilisi, linga kültü, egemenlik kavramında Şivalaşma görünümü gibi. Ama bu, bağlı din kavramlarını beraberinde taşımadan gerçekleşemezdi. Böylece Kamboçya'da Khmer öncesi Fou-nan İmparatorluğu'nun (2. yüzyıl) Budizm'i benimsemesine karşın, Khmer kralları Hinduizm'i resmi devlet dini yaptılar.
Sayfa 41 - İletişim YayınlarıKitabı okudu
23 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.