Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hitchcock ve Truffaut

François Truffaut

Hitchcock ve Truffaut Gönderileri

Hitchcock ve Truffaut kitaplarını, Hitchcock ve Truffaut sözleri ve alıntılarını, Hitchcock ve Truffaut yazarlarını, Hitchcock ve Truffaut yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
326 syf.
·
Puan vermedi
·
8 günde okudu
Filmleri sadece izlemeyi değil, üzerine uzun uzun düşünmeyi ve sohbet etmeyi de tutkuyla seven, hayatının ses bandına paralel sinema tarihinin o büyük diyaloğundan da bir ses bandı açmış sinefil… Çetin problemlerle yüz yüze, kafasını kaşıyarak aynı büyük diyaloğun içinden bir ilham bulmaya çalışan kıdemli sinemacı, Truffaut gibi bir eleştirmenle çok daha fazla anlam kazanıyor ve sinemaya bambaşka bir boyut kazandırıyor. Muazzam bir yönetmen olduğu su götürmez bir gerçek ancak bu diyaloglar mükemmelliğin çokça basit olduğu bilincini de pekâlâ geliştirebilmeli sanırsam
Hitchcock ve Truffaut
Hitchcock ve TruffautFrançois Truffaut · Hayek Kitap · 201869 okunma
„zum Beispiel können Leute, die nicht zu vereinfachen wissen, die Zeit nicht kontrollieren, über die sie verfügen. Ihre Bemühungen bleiben abstrakt, und diese ungenauen Bemühung halten Sie davon ab, sich auf die konkreten Probleme zu konzentrieren.“
Reklam
Drama, sıkıcı kısımları atılmış yaşamdan başka nedir ki?
The more successful the villain, the more successful the picture. ― Alfred Hitchcock
François Truffaut: I see. Was the adaptation [Rebecca] faithful to the novel? Alfred Hitchcock: Yes, it follows the novel very faithfully because Selznick had just made Gone With the Wind. He has a theory that people who had read the novel would have been very upset if it had been changed on the screen, and he felt this dictum should also apply to Rebecca. You probably know the story of the two goats who are eating up cans containing the reels of a film taken from a best seller. And one goat says to the other, «Personally, I prefer the book!».
Reklam
Drama, sıkıcı kısımları atılmış yaşamdan başka nedir ki?
‘Konuya aldırmam, oyunculuğa aldırmam. Buna karşılık filmin bölümlerine, fotoğraflanmasına, ses düzeyine ve izleyiciye çığlık attıracak her türlü teknik ayrıntıya büyük önem veririm. Kitlenin ortak heyecanını ve duygulanmasını sağlayabilecek bir sinema sanatı kullanımının, bizler için son derece tatmin edici olduğunu düşünürüm. Ve sapık ile buna kesinlikle ulaştık. Belki izleyiciyi harekete geçirecek bir mesajı yoktu ya da oyunculuk yönünden olağanüstü bir şey değildi. Ama izleyiciler salt sinemaya özgü bir olayla uyarıldılar.’
«Bana göre» diyordu Hitchcock, «bir filmin yüzde doksandokuzu yazıldığı zaman bitmiştir•» «bazen onu çekmek zorunda olmamayı yeğlerim. Filmi aklınızda kuruyorsunuz, ama ortaya bambaşka bir şey çıkıyor. Oynatmayı düşündüğünüz oyuncuları alamıyorsunuz, doğru dürüst dağıtım yapamıyorsunuz. İsterdim ki bir IBM'im olsun, bir taraftan senaryoyu sokalım, öte taraftan film çıksın hem de bitmiş ve renkli olarak.»
"Ama filmlerinizi tıpkı Shakespeare gibi tek bir şey için yapmanız gerekir: İzleyiciler için..."
Sayfa 255Kitabı okudu
Reklam
T:"Gerilim" ile "Şaşırtmaca" arasındaki farkı tanımlar mısınız? H:"Gerilim" ile "şaşırtmaca" arasında kesin bir fark olduğu halde, hala birçok filmde bu ikisi sürekli olarak karıştırılıyor. Ne demek istediğimi açıklayayım: Şu anda ikimiz son derece masum bir sohbet yapıyoruz. Şimdi, aramızdaki şu masanın altında bir bomba olduğunu varsayalım. Ortada hiçbir şey yokken ansızın "Booom!" ve bir patlama... İzleyici şaşırıyor. Biz bu şaşırtmacanın öncesinde, izleyiciye son derece sıradan, hiçbir özelliği olmayan bir sahne gösterdik. Şimdi bir gerilim durumunu oluşturalım. Masanın altında bir bomba konmuş ve izleyici bunu biliyor. Belki de anarşistin onu yerleştirdiğini gördü. İzleyici, bombanın saat 1'de patlayacağını da öğrenmiş; şu anda saat bire çeyrek var dekorda bir duvar saati yer alıyor. Böyle durumlarda, aynı sıradan konuşma birdenbire ilginçlik kazanır, çünkü izleyicinin olayı katılımı vardır. İzleyiciler, perdedeki oyuncuları uyarma özlemindedirler: "Böyle önemsiz konuları tartışmaya bırakın. Altınızda bomba var. Patlamak üzere!" Birin durumda izleyiciye patlama anında 15 saniyelik bir şaşırtmaca yaşattık. İkinci durumdaysa 15 dakika boyunca bir gerilim söz konusu. Buradan varacağımız sonuç, izleyiciye her seferinde durum hakkında olabildiğince bilgilendirmek gerektiğidir. Burada tek istisna, işin püf noktasını şaşırtmacaya dayandığı, yani bizzat beklenmeyen sonun öykünün doruk noktasına oluşturduğu durumdur.
Çünkü sinema, dünya üzerinde en çok bilinen ve en kuvvetli iletişim aracıdır. Eğer bir filmi doğru olarak düzenlemişseniz, duygusal açıdan bir Japon izleyici, Hintli izleyici gibi aynı anda çığlık atabilmelidir. Bu, bir sinemacı için daima büyük bir meydan okumadır.
Sayfa 294 - HitchcockKitabı okudu
Bölüm : 2
"Sinemada bir öyküyü anlatırken, ancak başvurulacak başka bir yol kalmadığında diyalog kullanılmalıdır. Ben daima bir öyküyü öncelikle sinemaya özgü bir yöntemle anlatmaya çalışıyorum."
Sayfa 51 - Alfred HitchcockKitabı okudu
Adam Haklı...
"Bahse girerim ki, her 10 insandan dokuzu, yatağa girmek üzere soyunan çıplak bir kadın görse, hatta odasında dolaşan çıplak bir erkek görse, bir an duracak ve bakacaktır. Hiç kimse başını çevirip de “Beni ilgilendirmez” demez. İsteseler jaluzilerini indirebilirler, ama hiç yapmazlar; pencerenin önünde durup öylece bakarlar."
Sayfa 199 - Hayek Kitap, 2.Baskı, Çevirmen: ilyas HızlıKitabı okudu
"...eleştiriye cevap vermenin övgüye cevap vermekten daha kolay olduğunu biliyorum..."
Sayfa 197 - Hayek Kitap, 2.Baskı, Çevirmen: ilyas HızlıKitabı okudu
28 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.