Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hitler ve İkinci Dünya Harbinin Kaderi

İbrahim Artuç

Hitler ve İkinci Dünya Harbinin Kaderi Gönderileri

Hitler ve İkinci Dünya Harbinin Kaderi kitaplarını, Hitler ve İkinci Dünya Harbinin Kaderi sözleri ve alıntılarını, Hitler ve İkinci Dünya Harbinin Kaderi yazarlarını, Hitler ve İkinci Dünya Harbinin Kaderi yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Alman ordusu Temmuz sıcağında Kuban nehrini de aşarak Rus mareşali Budyenni’nin kuvvetlerini atıp, piyadeleriyle zaman zaman günde 50 kilometre yürüyerek Güneye doğru ilerliyor ve böylece Alman harp makinası, gittikçe Rusya’nın sonsuz steplerinin derinliklerine dalıyordu. Hitler ordularına erişilmez taarruz hedefleri emrediyor ve mesafe zamanla ölçüsünü kaybediyordu.
İhtilalle değil seçimle iktidara gelen Hitler ve Nazi partisi, bundan sonra ihtilalci metodlarla Almanya’ya hakim olacak ve bu tartışmasız egemenliğini Hitler, ölünceye kadar, hiç kimseye vermeyecekti.
Reklam
Kuvvetlerin çoğu merkezde von Bock Ordular Grubunda toplanmıştır. Bu o tarihe kadar bir ordular grubu cephe komutanlığı emrinde toplanmış en büyük birliktir. 46 piyade. 1 süvari, 15 zırhlı, 9 motorlu, 6 inzibat tümeni, toplam 1.5 milyon insan görevi cephesindeki Rus kuvvetlerini imha etmek ve Moskova’yı ele geçirmektir. Bu harekata bir de kapalı ad verilmiştir. Tayfun
258.nci Alman piyade tümeninin ileri unsurları, ulaştıkları bir yol kavşağındaki levhada " Moskova 22 kilometre" yazısını okuyorlar. Bu bütün Wehrmacht ordusunun Moskova’ya en çok yaklaştığı nokta olacaktır. Savaşın alev ve dumanları arasında eğer dürbünle bakılırsa belki de hayal meyal Kremlin sarayının kulelerinin görülebileceği bir mesafe
Diğer yandan, Rus savunmasının çökmesi halinde Hitler’le başa çıkmanın çok zor olacağını, belki de olanaksız hale geleceğini bildikleri için Amerikalıların yardımı, gittikçe artan bir tempo ile Rusya’ya yağmaktadır. Uçaklar, tanklar, toplar ve akla gelebilen her cins malzeme.
Fakat bu arada Amerika Birleşik Devletleri gibi bir ülke, müthiş bir ekonomik güç ve büyük bir insan potansiyeli ile İngiliz ve Sovyet cephesindeki yerini almış, savaşların kuvvet dengesi Almanya aleyhine büyük ölçüde bozulmuştu.
Reklam
Tank başlı başına bir savaş unsuru olarak iş görmeli, esasını tankın teşkil edeceği çevik bir birlik kurulmalı, motorlandırılmış ve hatta zırhlandırılmış piyade, topçu gibi diğer sınıflar onu desteklemeliydi bildiğimiz süvari, artık tarihe karışmıştı. Zırhlı birlikler onun yerini alacak ve onun gibi tarihteki Zırhlı Şövalye’ler benzeri düşman mevzilerini çökertecek, süratle gerilerine dalıp onu kuşatacak ve imha edecekti. Evet gelecek harbin asıl vurucu gücü, tankın etrafında kurulacak işte böyle bir kuvvet olmalıydı.
Fransız generali Chauvineau’nun "durmadan yürümek zorunda bir serseriye benzeyen tankın korkulacak bir silah olmadığı" görüşü Fransız yüksek komuta kademesinin düşüncesini yansıtıyordu. Onlara göre, geçmiş savaşlarda olduğu gibi, şimdi de en mükemmel savaş aracı gene at dı.
Dünya adeta gözlerini ovuşturup, görüp duyduğu olağanüstü olayları hazmetmeye çalışıyordu. Diğer devlet askerleri, bu güne kadarki düşünceleri alt üst eden bu zırh ve motor harbinin esaslarını anlayabilmek için tartışma halindeydiler.
Hitler de aradan 2,5 yıl geçtikten sonra 1943 yılı mayıs ayında bir akşam yemeği esnasında kendi masasında oturan generallere "Deniz Kuvveti komutanına uyarak İngiltere adasına çıkmaktan vazgeçmiş olması nedeniyle pişmanlık duyduğunu" söylemiştir.
Reklam
İktidar denen tılsımlı kuvveti demir gibi elleri arasına aldıktan sonra, onu durdurma cesareti gösterebileceklerin başına taş değil, cehennem alevleri yağdıracaktı.
Hala askeri yazarların çoğu Hitler’in ilk stratejik hatasını, Deniz Aslanı’nı (İngilterenin işgali) uygulamaktan kaçınmakla işlediği konusunda fikir birliği içindedirler.
Çok okuduğu ve askeri konuları şaşılacak derecede kolaylıkla kavradığı, sağlam bir stratejik görüşe sahip olduğu doğrudur. Sedan planında, Kiev imha muharebesinde ve diğer bazı harekatta hiç kimsenin göremediği noktaları yakaladığı, planları kafasında oluşturduğu da su götürmez. Kararlarında kesin olduğu, cesur olduğu, büyük oynadığı ve büyük sorumlulukları gözünü kırpmadan yüklendiği de herkesin kabul ettiği bir diğer gerçektir.
Hitler ve Führer adı içte olduğu kadar dışta da dikkatleri üzerine çekmeye başlamıştı. Kendi bakış açılarına göre kimileri onun "Stalin’in tehlikeli bir taklitçisi; kimileri ise müthiş bir kralcı olduğunu ileri sürmekteydi."