İnsan değerlerini yaşamakta sorunlarla karşı karşıyadır. Sürü içgüdüsü, değer duyarsızlığı , zevksizlik egemen oluyor hayatımıza. Sık sık kullandığım bir deyimle: "Mana ve lezzet" yitmektedir yaşayışımızda.
Aklı, duygusu, gönlü olan. Bu insana yakışan bilgi, bu insanın coştuğu sanat. İnce bilgi, ince sanat, incelikli bakabilmek dünyaya, incelikli yaşayabilmek ...
Bir bozukluk var hayatımızda. Bir hastalık. Etiyolojisini tam bilemiyoruz. Ama semptom belli: Toplumun her yanı kültürün her alanı Cucumis Sativus'larla dolu.
Bâdemi hıyarlığa öykünüşünden, özenişinden anlayabiliriz."Hıyarlık, toplumda yüceltilen değer olduğu için ("yırtık", "girişken", "uyanık", "tuttuğunu koparır", "hakkını yedirmez", "köşe dönücü") girişimci, mücadeleci, insan yetiştirelim derken, fırsatçılar büyüyor bostanda. Boyun eğenler toplumundan geliyoruz. Boyun eğmeye, güdülenmeye hazır. Biri bize yol göstermeli, öğüt vermeli. Ayrıntıları göstermeli. Bâdemliğimiz, başkalarının eline emanet edilmeye râzı oluşumuzdan. Yalnız ondan değil: Bağımlı olmaya isyanı da bilmiyoruz. İsyanımız hıyarca. Boyun eğişimiz hıyarca. Etimizin, kemiğimizin paylaşıldığı eğitimci ile ana-babamız arasında, hıyarca kurtuluşlar arıyoruz. Bâdemliğimiz ondan. İçimizdeki ateşi, topluma yansıtmadaki çarpıklıktan. Çiçek olmak isteyen çocuğu bademe dönüştüren bâdem düzenine eğitim deniyor.