Aslında her türlü imkânın zirvede olduğu bir asırda yaşıyoruz. Ne var ki ruhlar hasta, gönüller aç. Elindeki tüm maddi olanaklara rağmen manevi açlık sebebiyle bugün insanlık bunalımda. Hâlbuki asr-ı saâdete baktığımızda, dünyevi imkânsızlıklara rağmen, manevi bir buhranla karşılaşmıyoruz. Çünkü onlar, gerçek huzur ve saâdetin manasını kavramışlardı. Asıl hayatın, ahiret hayatı olduğunu idrak etmişlerdi.