Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Hoşgörü ve Uzlaşma

Toktamış Ateş

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
"Efendim, bütçe olanakları..." Peki, bu bütçeleri kim yapıyor? Gökten mi geliyor bu bütçeler? Devlet eğer vatandaşının sağlık, eğitim ve sosyal güvencesini sağlayamıyorsa, ne için var? Yoksa bunlar sadece silahlı bir çete mi?
Sayfa 174 - Ümit Yayıncılık, 2. Baskı "Zorunlu Giderler"Kitabı okudu
Neyse ki artık Twitter var
5 Ağustos 1995 Cumartesi günü İstanbul basınının en çok satan renkli gazetelerinden birinin tam sayfa manşeti "Tutturabildiğine..." idi. İstanbul'un değişik semtlerindeki yarma şeftali, Değirmendere fındığı, limon gibi gıda maddelerinin fiyat farkları irdeleniyor ve halkımızın nasıl kandırıldığı (!) anlatılıyordu. Oysaki aynı gün
Sayfa 38 - Ümit Yayıncılık, 2. Baskı "Tutturabildiğine..."Kitabı okudu
Reklam
... Benim bugünkü yazıyla amacım, devletin "zorunlu" denilen harcamalarının neler olduğu ya da olması gerektiğini irdelemek. Zira devlet bu zorunlu harcamaları geri plana itince, devlet olmaktan çıkıyor. Belli kesimlerin çıkarlarını korumak için oluşturulan, silahlı bir örgüt hâline dönüşüyor.
Sayfa 173 - Ümit Yayıncılık, 2. Baskı "Zorunlu Giderler"Kitabı okudu
Bizde herkes demokrasiden yana. Ama herkes "kendi beğendiği insanlar ya da düşünceler" seçildiği zaman demokrasiyi savunuyor. Hoşuna gitmeyen bir bileşim ortaya çıktığı zaman, herkes demokrasiyi falan unutuveriyor. İnsanlarımızın çoğu, kendisi için talep ettiği, kendine layık gördüğü kimi hakları, başkaları için çok görüyor, lüks buluyor. Toplumumuzu bulaşıcı hastalık gibi saran çifte standart bir türlü yakamızı bırakmıyor.
Sayfa 52 - Ümit Yayıncılık, 2. Baskı "Hoşgörü"Kitabı okudu
Aslında siyasetçilerin seçim zamanlarında verdikleri sözlere, kendileri dahil hiç kimse inanmıyor. Eğer işi anında "bitirebilir" ve söz verdikleri şeyleri "kopartabilirseniz" ne âlâ. Yok eğer verilen sözü anında tutmalarını sağlayamazsanız, artık o işi unutun. Bir dahaki seçim döneminde aynı konu pişirilerek önünüze konulacak demektir.
Sayfa 44 - Ümit Yayıncılık, 2. Baskı "Unutmak"Kitabı okudu
İnsanlar salt verilen sözleri unutmakla ve unutturmakla kalmıyorlar. Kimi zaman, söylenen şeyleri de istedikleri gibi algılıyor, ya da algılamamayı yeğliyorlar. Örneğin bundan birkaç yıl önce, o zamanların başbakanı, kendinin "sıkı bir erkek" olduğunu vurgulamak için, "Ben Bursalı değilim" gibisinden bir cümle kullanmıştı. Yer yerinden oynamıştı elbette. Zaten daha önce de bir siyasal rakibinin "kaypaklığını" ve güvenilmezliğini" vurgulamak için, "Ne de olsa Bursalı" ifadesini kullanmış ve insanların kıyameti koparmalarına neden olmuştu. Şimdi bu satırları okuyanlardan acaba kaç tanesi bu sözleri ve bu sözleri söyleyeni anımsıyor? Ben anımsatayım. Bu sözler Turgut Özal'a aitti ve Bursa halkını çileden çıkarmıştı. Söylenenlerden sonra Bursalılar ANAP'a hayatta oy vermez diye düşünenler, fena halde yanıldılar. Tüm bunları sineye çeken Bursa halkı o seçimlerde ANAP'ı birinci parti yapmış ve milletvekillerinin çoğunu ANAP'a vermişti. Seçimlerden sonra Bursalılarla bu konuda yapılan kimi söyleşileri okumuştum. Kimileri, "O sözler kızgınlık anında söylenmişti, ciddiye almadık" diyor, kimileri "yok canım öyle söylemez, gazeteler çarpıtıyor" yorumunu yapıyordu. Tabii bunlar ANAP'a oy veren insanlardı. ANAP'a oy vermeyenler ise, "Oy verenlerin çoğunun Bursa'yla ilgisi yok, sonradan geldiler" diyorlardı. "Bunlar kendilerini Bursalı saymıyorlar ki, söylenenlere kızsınlar..." Korkarım herkes, kendi işine geldiği gibi anlıyor ve yorumluyor olayları, söylenenleri. (...)
Sayfa 44 - Ümit Yayıncılık, 2. Baskı "Unutmak"Kitabı okudu
Reklam
Hoşgörü, asla "teslimiyet" ve karşımızdakilerin her söylediğini ve yaptığını kabullenir olmak değildir. Bunun bir sınırı vardır ve bu sınır, bireysel özgürlüklerimizden geçer.
Sayfa 10 - Ümit Yayıncılık, 2. Baskı "Önsöz"Kitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.