Bana göre hayatın gerçeklerine ayna olmuş bir kitap. Ben ne okuyorum demedim hiç aksine ben gördüklerimi okuyorum diye düşündüm. Belki kitaptaki karakterlerimiz gibi ben de öğretmen olma hayaliyle üniversiteye geldiğim için kitapla ayrı bir bağ kurmuş olabilirim.
Kitabımızda yedi tane karakterimiz var. Bu karakterlerimiz, okumak için üniversiteye gidiyor. Karakterlerimizi, zorbalık ve ırk baskısı karşılayarak ülkemizin doğu bölgesinde doğmalarından dolayı okulun ilk yıllarında ötekileştiriyorlar. En büyük şansları ise birbirlerini tanımaları diye düşünüyorum. Bir insanın yere düşmesini altı arkadaş engelliyor ve birlikte üniversiteyi bitiriyorlar. Hayatın dinamik çizgisinde karakterlerimizin de sallantılı yaşadıklarına tanık oluyoruz. Yolda yürürken gözümüze çarpan birinin yaşadıklarını okuyor olabiliriz. Öyle hayatın içinden yani. Beni ise en çok “Baba” başlıklı Mehmet’in hikayesi etkiledi.
Ben yazarın kalemini sevdim. Uzun betimlemeler ve karmaşık yapılı cümleler haricinde olan kalemleri genelde seviyorum. Yazarın, kalemi bence akıcıydı. Bu sıralar odaklanma sorunu yaşasam bile kitabı takılmadan okudum. 200 sayfa olan kitabımız, üç bölümden oluşan okunması keyifli bir kitap.