Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İslam'da Dini Sanat Algı ve Pratik

Hz. Ayşe'nin Minderi

Jamal J. Elias

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Gazzâli tasvirin (suret) düşüncesinde taşıdığı önemi açık bir şekilde anlatır: Suret (tasvir veya biçim) müşterek bir kelimedir. Bazı şeyler metafor veya alegoriyle ifade edilir, böylece dinleyicinin kalbindeki etkisi derin olur. Bunun kıymeti kalp üzerinde daha büyük bir etki bırakmasıdır. Bu tür bir metafor belirli manayı, aynı anlamı veya benzer bir anlamı taşıyan bir resim aracılığıyla ifade etme usulüne âittir. Bu durumda dışsal anlamlardan ayrılan içsel anlamların olduğu bilgisi ancak akli veya hükmi kanıtlarla belirlenebilir. Zayıf akıllı kimseler dışsal anlamı harfiyen kabul edip onun ötesine geçmeyecektir, ancak hakikatlerin ferasetine sahip kişi içerdiği sırrı kavrayacaktır. Bu geleneğin buyruğuna göre dışta görünenden başka bir mana kastedilmiştir. Suret veya imge burada fiziksel tasvirden çok zihinsel bir imaj anlamı taşır. Onun içinde de Allah'ın zatı, sıfatları ve fiillerinden sadır olan insan ruhunun zikredilen niteliklerinden bahsedilir.32
Sayfa 248Kitabı okudu
Gazzâli aynı zamanda güzel insanlarla nesnelerin estetik olarak temaşa edilmesinde gerçek bir değer olduğunu savunur. Güzelliği temaşayla alınan zevkin raddesi izleyicide uyanan sevginin miktarıyla orantılıdır. Başka bir deyişle birinin baktığı yüz ne kadar güzelse aldığı zevk ve sevgi o kadar fazladır.
Sayfa 179Kitabı okudu
Reklam
Bir nesneyi temaşa etmek o nesnenin güzelliği nispetinde bir sevgi uyandırır. Dolayısıyla bir yüz ne kadar güzelse ona bakmaktan alınan haz da o kadar artar. Gazzâli için hazzın (lezzet) kendisi de bir idrak biçimidir. Bu yüzden bir şeyden zevk almak onu bilmektir. Buna göre fiziksel güzellik ve onun temaşasından türeyen zevk kendinde amaç değildir. Bunun yerine insanlara ahiretteki zevklerin bir hissini sunar, onları daha düşünceli, erdemli bir yaşama çekmeye hizmet eder. 65
Sayfa 177Kitabı okudu
Ahlaki güzellik her şeyden önce ahengi vurgulayan insan erdemine dayanır. Buradaki ahenk kişinin karakterinde aşırılığın olmamasıdır. Ahenk hakkındaki benzer fikirler belirli estetik güzellik anlayışlarını da karakterize eder. Mesela fiziksel güzellik içsel erdemin dışa yansımasıdır. İç ve dış güzellik arasındaki bağ Allah'ın en sevdiğinin güzel mümin, en nefret ettiğinin ise çirkin inançsız olduğunu söyleyen hadiste dile getirilir. Peygamberlerle evliyanın fiziksel güzelliğine duyulan yaygın inanç bu fikridestekler.*
İbn Haldun (ö. 1406) açıkça güzelliği fiziksel ve ahlaki ahenkle özdeşleştirir. Güzelliğin bedensel algısının “uyumlu olan şeyleri algılamaktan haz alan zihinsel ruhla ahenk içinde” olduğunu iddia eder. Tıpkı aşıkların ruhlarının buluşup birbirine karışması gibi. “Oran ve düzendeki mükemmelliğin her şeydeki güzelliğin özü” olduğunu beyan eder.*
Sayfa 166Kitabı okudu
İbn Hazm Kitabu'l Ahlak ve's Siyer'in beş ve altıncı bölümlerinde algılanabılır güzelliğin niteliklerini üçlü bir hiyerarşiyle tasnif eder. Burada görkemi veya haşyet uyandıran güzelliği (rev'a) ve fiziksel güzelliğin en yüksek düzeyını (hüsn) tanımlar. Parlaklık görünür kısımların güzelliğidir (behâ); aynı zamanda zerafet ve asalettir (belki “canlılık” ve “tezlik,” el-ferâha ve'l-itk). Güzellık, dilde başka hiçbir ismin tanımlamadığı fakat herkesçe ittifak olunduğu üzere onu gördüğünde nefsin algıladığı (mahsua fi'n-nüfus) bir şeydir. O yüzü kapatan ince bir örtü, kalplerin ona kapıldığı aydınlık gibidir. Güzel sıfatlara (sıfat-ı cemile) sahip olmamasına rağmen, kanaatler onun alımlılığı (istihsan) konusunda hemfikirdır. Onu gören herkes, onun tekil sıfatlarını temaşa ettikten sonra, onda dikkate değer bir şey bulamasa da ondan hoşlanır, onu güzel bulur (istahsanahu) ve benimser. Bu, temaşa edilen nesnenin nefsinde bulunan şeyin onu temaşa eden kimsenin nefsi tarafından guzel bulunmasına benzer. Bu güzelliğin (sabâha) en yüksek seviyesidir. Bunun ardından zevkler değişir: Bazıları parlaklığı (reva), bazıları ise dişil güzelliği (belki “nezaket,” halâvet| tercih eder; fakat orantıdaki tenasübü (kavâm) kendinde ve kendi başına güzel bulan birini bulmayız.50
Sayfa 170Kitabı okudu
Reklam
Hayret İslami estetikte yalnızca arzu edilen bir tepki değildir; bilginin başlangıç noktasıdır, bu yüzden aranmalı ve teşvik edilmelidir. Aynı zamanda kusursuz hattın en önemli estetik özelliklerinden biri olarak görülmüştür. İbn Sinâ mucize ve gizemleri tartışırken “gerçek arayıcılar” ve “budalalar” ayrımı yapar. Budalalar gizemlere gülünç bir şey olarak yaklaşır, bilge ise onları ilahi bir alamet veya işaret olarak değerlendirir.” İbn Sinâ, başına bir şey gelmek veya bir şeyin ötesine geçmek gibi çok anlama sahip ibret kelimesini kullanır. Kelimenin klasik Arapçada kullanıldığı önemli bir bağlam da bu hayattan diğerine geçmek anlamında ölümü kastetmesidir. Belki de bunun neticesinde Tanrı'nın âlemi hilkatindeki gayesini sezmeye yardım eden bir hayret ve temaşa nesnesi anlamına gelir. Hayretin tarihsel, felsefi, mistik ve edebi eserlerde kullanılan yaygın anlamı budur.Bu sebeple hemen her şey bilge kişinin temaşa etmesi gereken ilahi bir alamet görevi görebilir: Kur'an, doğa olayları, bitkiler ve hayvanlar.
Sayfa 184Kitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.