Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Bütün Hikayeleri

İçeriye Bakan Kim?

Mehmet Günsür

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
“ Özlediğin bir insan, yapmak istediğin bir şeyler olmadan, kimliğinin ve kişiliğinin bilinmek istenmediği boşluklarda süzülüp akan, bazen bir ağacı ya da insanı tül gibi saran buhar. Sis bulutu. Güneş yükseldiğinde, havaya karışıp yok olan, akşamın serinliğini bekleyip yeniden ortaya çıkan bir bulut olup pencerenin aralığından dışarı süzülüvermek istiyorsun “
Sayfa 65
Ben aslında, doğduğum evde ölmek isterdim. Daha çok şey biriktirmek ve onları birer birer çocuklarımın torunlarına vermek isterdim. Şimdi herkes var, hiçbir şey yok. Büyüyünce de olmaz, biliyorsun. Yaşamak, bir meslek değilmiş. Boşuna yazıyoruz. Yazık!
Reklam
Bir insanın düşüncesi, her şeyden önce özlemi değil midir?
Sayfa 46 - Can YayınlarıKitabı okudu
Sıradanlığın sıkıcılığı her yerde benzeşmiyor mu?
Sayfa 122Kitabı okudu
"Bazı geceler," dedi, "uyku ile yarı uyanıklık arasındaki o belirsiz zamanlarda, bedenimdeki bütün gözlerimle uyanıyorum, ... ve o bütün gözleri olduğu yerde kapatıp başka bir yerde açmayı düşünüyorum. Ama o yerin neresi olduğunu bilemiyorum. Bu ve benzeri düşünceler, belki gece olduğu için, sanki suyun ve rüzgârın birbirine dokunuşu gibi, çok kolay geliyor. Öyleyse, neden zor oluyor? Kolay olmalı aslında." "Cesaret meselesi herhalde," dedim. "Yakınlık cesaret gerektirir. Yakınlıkta risk kaçınılmazdır." "Ben, o riskten ürküyorum herhalde. Öyle bir içgüdü ki bu, çevremdeki bütün insanları tek tek değil, topluca sevebileceğime inanmak, ayırt etmeden hepsinin sevilebilir olduğunu düşünmek beni kolaylıyor."
"Su azalmış," dedim. "Yahu Mehmet, bu balıklar geceleri nasıl uyur?" diye sordu, "... dibe mi çöküyorlar yani?" "Hayır, suyun içinde öyle hareketsiz duruyorlardır herhalde. Belki de hiç uyumuyorlardır." Gözlerini kapayıp kapamadıklarını sordu. Bilmediğimi söyledim. "Üşüdüm," dedi. Kalktı, yürüdü. Bahçenin loşluğunda kayboldu.
Reklam
... Bazı geceler, keyifsiz ve dalgınsam, zor uykuya dalarım. o zaman salona, koltuğa dönüp birkaç sigara daha içerim, ışıkları yakmadan. Küçük, sıradan, gündelik şeyler düşünmeye çalışırım: bir sevinç ya da öfke izi arayarak. Bulursam sevinirim. Çoğunlukla bulamam. Koridorda, odalarda, şöyle bir dolaşıp, yatağa dönüp uyurum. rüyalarımda, –uzun süredir– yabancı, ürkütücü, hiç tanımadığım, yorgun kalabalıkların doldurduğu bazı kuzey şehirleri görürüm. Kaybettiğim, ne olduğunu da hatırlayamadığım bir şeyi ararım, silahlı bir grubun içinde olurum kimi zaman. Birbirlerine çok benzeyen rüyalarımda, arada, bir de ev vardır. içinde bunaldığım bir ev. Çatlayan su boruları, saçma komşular ve kırılan pencereler, bardaklar, sürahilerle uğraşırım. Bazı geceler, silahlı grubun lideri gibi bir şey olduğumu da görürüm. Ama bizim silahlar çoğunlukla gerektiği gibi çalışmaz: korkulu bir geri çekilme, sığınaklar, yeraltı geçitleri, ıslak, tanımadığım ölü bedenler. Zaman zaman, bir de insan vardır yanımda, duygu olarak tanıdık, yüzü belirsiz: bir kadın. Annem mi, bir sevgili mi, bir zamanlarki karım mı, olmayan kız kardeşim mi... Kim? Tanımlanmamış rolüyle ve kişiliğiyle, benimle hiç konuşmadan, yanımda ama uzağımda, olan biteni izler, bana bakar, hiçbir şeye karışmadan. Geceleri sık sık, rüyalardan yorgun, uyanırım. ...
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.