“ Bakın çocuklar o bizim babamızdı. Ama aynı zamanda, onu son yolculuğuna uğurlamaya gelen bu binlerce insanın da yazarıydı. Onlar olaya sahip çıktılar ve bizi yalnız bırakmadılar. Hiç kimseye böyle bir sevgi nasip olmamıştır. Onlar bizim için buradalar. Türkiye’nin her yerinden geldiler. Bugün, şimdi, burada babanızla baş başa bırakalım onları, onu uğurlasınlar; sevgilerini sunsunlar, son görevlerini yapsınlar. Biz daha sonra hep gelebiliriz. Ayrıca, hiç kimseye acısını paylaşmak için yüz binler gelmemiştir. Sizin acınızı paylaştılar, siz de acı kalmadı artık. Siz de sadece onun, babanızın onuru kaldı”
"...1992 yılının sonbaharında, bir sabah... Uğur gazeteleri okumuş ayakta duruyor. Ben yine bordo koltuktayım. Birden, 'Güldal, bunlar beni öldürecekler...' dedi. 'Kim?' dedim. Yaşar Kaya'nın Özgür Gündem gazetesindeki makalesini gösterdi. Şu satırları okudum: '...1925'den sonra Kürtler inkar edildi. Bu konuda Mumcu'nun Kürtler için istediği bir şey var mı? Herkes maskesini çıkarsın!.. Yoksa yüzlerindeki maskeyi biz yırtacağız! Biz yırtmasak bile Kürt halkının dinamiği yırtacak. Herkesin notu, karnesi belli olmuştur...' 'Nereden çıkarıyorsun dedim' Uğur'a. 'Halkın dinamiği yırtacaktır sözünden... Bundan daha açık söyleyemezler!' dedi..."
Atatürkçü, laik, Cumhuriyetçi, demokrat bir Türkiye 'nin yılmaz savunucusu ; devrimci, hep emekten yana olan, hep araştıran ve sorgulayan gazeteci Uğur Mumcu, 24 Ocak 1993 günü otomobiline konan bir bomba ile inandığı değerler uğruna öldürüldü.
1992 yılının sonbaharında, bir sabah.... Uğur gazeteleri okumuş, ayakta duruyor. Ben yine bordo koltuktayım. Birden, "Güldal," dedi
"BUNLAR BENİ ÖLDÜRECEK!..."