Hiçbir hasta çocuksu tutumları, takılmaları, çatışmaları, travmaları ve karakter bozuklukları da dahil olmak üzere kendisini aktarımın genetik kökleri analiz edilmeden anlamayacaktır.
Nesne sürekliliğindeki en ciddi bozulmalar tekrarlayan veya uzun süreli yoksunluk yaşamış, örneğin yurtlarda ya da birden çok koruyucu aile yerleşiminde kalmış çocuklarda görülür.
Duygu geribildirimi ve duygu düzenleme nesne sürekliliğinin gelişimini ve ardında da duygu düzenlemesini ve karmaşık duyguların ortaya çıkışını kolaylaştırır.
Kayıp tehdidi veya nesne sürekliliğinin bozulmasına karşı dışsallaştırma, özdeşim ve seven, rahatlatan, yatıştıran nesnenin yeniden içselleştirilmesi gibi yöntemlerle yeniden güvence altına alınır.
Nesneye egonun belirlediği sürekli ve duygusal bir bağlanma yükü yatırımı yapılır. Duygusal bağlanma yükünün yaşamın ilk yılında anneyle olan spesifik bağlanma ile başladığı ve üçüncü yıl ve sonrasında da diğer sevgi nesneleriyle olan daha karmaşık ilişki ve özdeşimlerle sürdüğü düşünülebilir.
Akran grupları içindeki özdeşim girişimleri ve rol denemeleri giderek egonun otonomisini genişletir, daha dayanaklı ve olgun bir kendilik temsilinin sağlamlaşmasına yardımcı olur.