İnsanlar kaderlerinin peşinden sürüklenirdi. Rüzgara kapılıp sokaklarca savrulan bir kâğıt gibi… Oysa kader, onun peşinden sürüklenenler için değil, ondan kaçanlar için harakete geçerdi. Tıpkı arkasından koşulan, vazgeçilmez olduğu sanılan bir adam gibi… Sonunda o adamdan vazgeçtiğinizde, bu kez o adam sizin peşinizde savrulmaya başlar. Kader biraz da böyleydi. Aramayı bırakıp kaçtığınız noktada size sımsıkı sarılır, peşinizden ayrılmazdı.