İhyau Ulûm'id-Di'den Seçmeler Gönderileri
İhyau Ulûm'id-Di'den Seçmeler kitaplarını, İhyau Ulûm'id-Di'den Seçmeler sözleri ve alıntılarını, İhyau Ulûm'id-Di'den Seçmeler yazarlarını, İhyau Ulûm'id-Di'den Seçmeler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bu seri İslam hakkında bilmediğim hususları öğrenmemi sağladı.
Öncelikle şunu söylemeliyim İslamı bilmeden hakkında lüzumsuz sözler sarf etmek kolay geliyor ve bundan hiçbir rahatsızlık duymuyan bir çok insan var . Tabi bu her konu için böyle. İslamı öğrendikçe zaten kötü konuşmaktan çekinmeye başlıyoruz. Çünkü gerçekten evrensel bir din . İnsana her anlamda kıymet veren , ona neyin iyi gelip gelmeyeceğini çok iyi bilen bir yaratıcının eseri.
Bulunduğumuz çağın korkunçluğu , insanların birbirine olan tahammülsüzlüğü ve nefreti. Trafikte, sokakta , evde, işte her an saldırıya hazır.
En küçük olayda birbirlerine lanetler yağdıran aslında ne kadar yüce bir yaradılış örneği olduğu farkındalığını tamamen yitirmiş insanoğlu.
Dilin Afetleri kitabında
“Nuayman şarap içti ve birkaç defa Hz. Peygamber'in huzurunda cezalandırıldı. Bunun üzerine ashabdan biri 'Allah ona lånet etsin! Ne çok içiyor' dedi. Bu sözü işiten Hz. Peygamber şöyle buyurdu:
Ey kişi! Kardeşinin aleyhinde şeytana yardımcı olma! Başka bir rivayet şöyledir:
Böyle söyleme! Çünkü Nuayman, Allah'ı ve Peygamber'i sever.”
Bir başka bölümde şöyle geçiyor :
“ İblis’e dahi lanet okumasa, okumayan için hiçbir tehlike yoktur. Artık İblis’ten başkasına lanet okumanın keyfiyeti düşünülsün!”
İhyau Ulûm'id-Di'den Seçmeler Dilin Afetleri syf:64
İşte burda çok güzel bir örnek var yaşadığımız yüzyılda her dine her değere kendisine zararı dokunsun dokunmasın lanetler yağdırıyoruz. Oysa efendimiz günah içinde bulunan bir insana dahi lanet etmenin yanlış olduğunu bildiriyor.İblise dahi.
Bence bu seriyi anlayarak , anlatarak ve notlar alarak okumalısınız.
Dilin Afetleri
Mansûr b. Mu'taz kırk sene yatsı namazından sonra bir kelime dahi konuşmadı.
Rabi b. Hay sem, yirmi sene dünya kelâmından bir kelime dahi konuşmadı. Sabahladığı zaman bir divit ile kâğıt alır, ne konuşursa kaydeder. Akşam üzeri konuştuklarından nefsini sorumlu tutar, hesaba çekerdi.
Sayfa 17Kitabı okudu
Dilin Afetleri
Mü'min bir kimsenin dili, kalbinin arkasındadır. Konuşmak istediği zaman kalbiyle o şeyi düşünür, sonra diliyle onu geçiştirir; münafığın dili kalbinin önündedir. Bir şeyi kastetti- ğinde diliyle söyler, kalbiyle düşünmez.24
Sayfa 14Kitabı okudu
Nefs ve Gurur
Hasan Basri'ye "Amellerini zâyi ettikleri halde 'Biz Allah'tan ümit ederiz' diyenlere ne dersin?" diye soruldu. Cevap olarak 'Bunlar ümitten pek uzaktır. O, onların bâtil temennileridir. Onun içinde kıvranıp dururlar! Çünkü bir şeyi ümit eden bir kimse onu arar. Bir şeyden korkan bir kimse ondan kaçar' dedi.
Müslim b. Yesar der ki: 'Ben geceleyin ön dişlerim düşünceye kadar secde ettim'. Bunun üzerine biri ona cevap olarak "Biz ise Allah'tan ümidimizi kesmiyoruz' dedi. Müslim, cevap olarak 'Sizin böyle yapmanız ne işe yarar! Kim bir şeyi ümit ederse, onu arar, kim bir şeyden korkarsa ondan kaçar' dedi.
Sayfa 142Kitabı okudu
İlim deryası..
"Rubûbiyetin bir sırrı var, eğer o açığa çıksa nübüvvet batıl olurdu;
Nübüvvetin de bir sırrı var, eğer o açığa çıksa ilim batıl olurdu."
Nefs ve Gurur
Hz. Peygamber bundan haber vererek şöyle buyurmuştur:
Gurur, bu ümmetin son gelenlerinin kalplerine galebe çalacaktır.
Hz. Peygamber'in dediği gibi olmuştur; zira halk geçmiş zamanlarda ibadetlere devam ederlerdi. Kalpleri rablerinin huzuruna döneceklerinden ötürü tir tir titreyerek ibâdetleri yaparlardı. Gece gündüz Allah'ın ibadetinde oldukları halde nefisleri için korkarlardı. Takvaya, şüphe ve şehvetlere dalmaktan uzaklaşmaya özen gösterirlerdi. Tenha yerlerde nefisleri için ağlarlardı. Şu zamanımızda ise halkı, emin, sevinçli, mutmain, korkusuz görürsün. Bununla beraber günahlara dalmış, dünyaya sonuna kadar batmış, Allah'tan yüz çevirmiş olarak görürsün. Allah'ın keremine, fazlına güvendiklerini, affini ümit ettiklerini iddia ederler. Sanki bu iddiaları ile şunu demek isterler: 'Selef-i salihinin, ashab-ı kirâmin ve peygamberlerin bilmedikleri ilahi fazilet ve keremi biz biliyoruz!
Hz. Peygamber (s.a) Me'kal b. Yesar'ın kendisinden rivayet ettiği bir hadiste şöyle buyurmuştur:
Bir zaman gelecektir. O zamanda Kur'an, kişilerin kalplerinde, bedenler üzerinde elbiselerin eskimesi gibi eskiyecektir. O zaman ki insanların bütün işleri kuru bir ümitten ibaret olacaktır. Onunla beraber korku olmayacaktır. Eğer onlardan biri iyilik yaparsa der ki: 'Benim bu iyiliğim Allah katında kabul edilir. Eğer kötülük yaparsa der ki: 'Benim bu kötülügüm affedilir'.
Görüldüğü gibi Hz. Peygamber, onların ümidinin cehaletlerinden, Kur'an'daki korku ve diğer hükümleri bilmediklerinden ötürü olduğunu haber vermektedir.
Sayfa 148Kitabı okudu