Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Büyük Boy

İhyau Ulumi'd-Din Tercümesi (8 Cilt Takım)

İmam Gazali

İhyau Ulumi'd-Din Tercümesi (8 Cilt Takım) Gönderileri

İhyau Ulumi'd-Din Tercümesi (8 Cilt Takım) kitaplarını, İhyau Ulumi'd-Din Tercümesi (8 Cilt Takım) sözleri ve alıntılarını, İhyau Ulumi'd-Din Tercümesi (8 Cilt Takım) yazarlarını, İhyau Ulumi'd-Din Tercümesi (8 Cilt Takım) yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İlim, senin tamamını almadıkça birazını bile sana vermez. Ona tamamını versen bile onun birazını alabilmen yine şüphelidir.
Reklam
Bu alemde suretler manalara galip gelmiş ve manalar suretlerin içinde kaybolup gitmiştir. Ahirette ise tam tersi olacak, suretler manaların içinde kaybolarak mağlup olacaklardır.
Bu dünya, inkılapların arefesindedir. Bir musibetin başkasından sana gelmesi senden de başkasına gitmesi daima mümkündür; hatta mukadderdir. Onun için ibret dersi almak çok akıllıca ve güzel bir hareket olur.
Marifet sahibi olmanın mümkün olduğu
“Bizim için mücâhede edenleri, bizim yolumuza hidayet ederiz.” ( Ankebût sûresi 29/69) Yani bildiği ile amel edenlere, Allah’û Teâlâ bilmediklerini öğretir. İnsanlardan uzaklaşıp Allah’a yaklaşmak için ibadet ve uzlete ayrılanlara, doğru yolu gösterecek kimseleri Allah gönderir. Rasûl-i Ekrem (s.a.v.) : “ Bidiği ile amel eden kimseye Allah’u Teâlâ bilmediğini öğretir ve amelinde onu muvaffak kılar da cennetini kazanır. Bildiği ile ile amel etmeyen kimse, bildiğinde de şaşar, amelinde muvaffak olamaz ve cehennemi kazanmış olur.”
Çalışmak hidayetin anahtarıdır ve hidayetin çalışmaktan başka anahtarı da yoktur.
Reklam
Başkasının salahı uğrunda kendi nefsini helak eden bir kimse ahmaklardan sayılır.
Riya bir fitnedir. Bu fitneyi nefsi heves meydana getirmiş ve alimlerin kalp gözlerini tıkayarak onun görmesine mani olmuştur. Alimler, kalbin kötü ihtiyarıyla bu perdeye bakmışlar ve bütün amellerini yakmıştır. Amelinin kibir ve gururun zedeleyeceğini hissedip korktuğun zaman, kimi razı etmek istediğine dikkat et. Hangi sevabı istediğini keşfetmeye çalış. Hangi cezadan korktuğunu araştır. Neden dolayı şükrettiğini anlamaya çalış. Hangi beladan dolayı hatırlamış olduğunu tahkik et. Sen bu hasletlerden birisinin hakkında düşündüğünde amellerin gözünde küçülür. İmam Şafii
Abdullah b. Muhammed el-Belevi rivayet ediyor: "Dicle kenarında abdest alıyordum. Birisi yanımdan geçerken bana seslendi: 'Ey çocuk! Abdestini güzel al ki Allah sana dünyada ve ahirette güzellik ihsan etsin.' Başımı çevirip baktığımda yanında cemaat bulunan bir zat gördüm. Abdestimi çabucak alarak derhal bu zatı takip etmeye koyuldum. Bir ara bana dönerek şöyle buyurdu: 'Bir ihtiyacın var mı?' Ben: 'Evet. Allah'ın sana öğrettiklerini sen de bana öğret.' O: 'Bilmiş ol ki Allah ile doğru muamele yapan kurtulur. Allah'ın dinine şefkat gösteren felaketten selamet bulur. Dünyada zahit olanın gözleri yarın kıyamet gününde karşılaştığı sevaptan dolayı nurlanır. Daha fazlasını söyleyeyim mi?' Ben: 'Evet.' O: 'Kimde üç haslet varsa o imanını kemale erdirmiştir: 1) Marufu emr ve tatbik etmek, 2) Münkeri yasaklayıp sakınan, 3) Allah'ın hudutlarını gözetip aşmayan. Daha fazlasını ister misin?' Ben: 'Evet isterim.' 'Dünyada zahid, ahirette de talib ol. Bütün emirlerinde Allah’a doğruluk göster ki kurtulanlarla beraber kurtulmuş olasın.' İşte bütün bunları söylerken uzaklaşıp gitti. O gittikten sonra sordum bu kimdir diye. Bana onun Şafii hazretleri olduğunu söylediler.
Kalp aynasını kaplayan kirler Allah'ın zatına, sıfatlarına ve fiilerine perde olur. Bu aynanın temizlenmesi ise ancak şehvetlerden korunmak ve her halinde peygamberlere uymakla mümkündür.
Reklam
Derdi veren Allah, o derdin devasını da vermiştir. O devayı bulacak kabiliyeti insanoğluna bahşetmiştir.
Şerri tanımayan insanların şerre düşmesi mukadderdir.
Peygamber Efendimiz (s.a.v.): “İmâmdan evvel rükû ve secdeden kalkan kimse Allah’ın onun başını merkep başına çevireceğinden korkmaz mı?” buyurmuştur. Şüphesiz sûret bakımından kimsenin başı eşek başına ne döndü ne de dönecektir. Fakat mânâsı itibârıyla böyle olacaktır. Çünkü gerçekten onun başı hayvan başı sûretine dönecek değil, ancak onun vasfını iktisâb edecektir ki o da ahmaklıktır. İmâmdan evvel secde ve rükûdan kalkanın başı, ahmaklık ve anlamamazlıkta eşek kafası gibidir. Zâten aranan da bu mânâdır. Mânânın kalıbı olan şekil değildir. Artık imama uyduktan sonra ondan evvel kalkmak bir tenâkuz ve en büyük ahmaklıktır.
Eğer biri “Kıyâmetin kopacağı zaman, bin sene veya daha az veya daha çok, muayyen olarak bildirilseydi daha iyi olurdu. Herkes onu bilmiş olurdu.” derse cevaben deriz ki; “Bunun doğuracağı zarardan kaçınmak bakımından insanların vaziyetine elverişli olan bilinmemesidir. Çünkü belki uzaktır. Eğer uzak olduğu bilinirse, cezâ gününün uzaklığı korkuyu azaltır ve herkes lüzûmsuz hülyâlara kapılır. Belki yakındır. Eğer yakın olduğu bilinirse korku çoğalır, insanlar çalışamaz. Bu sûretle hayırlı işler azalır, dünya harâbeleşmeye başlar.
rûhunu (nefsini) bilmeyen kendini bilmemiş olur. (Nefsini) kendini bilmeyen ise Rabbini nasıl bilebilir?
1.500 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.