İkbal, Esar-i Hödi isimli eserinden başlayarak, en son eseri sayılan ve vefatından sonra yayınlanan, Armağan-i Hicaz'a kadar, bütün eserlerinde Mevlana'yı kendine rehber edinmiş, ondan feyz almış, ilham almıştır. İkbal'in Şaheseri sayılan Cavidname'de İkbal Mevlana'nın bir gazelini okumak suretiyle onun ruhunu çağırıyor. Ve onun refakatinde ruhani bir miraca çıkıyor.
Bilindiği gibi İtalyan şairlerinden Dante'nin, (1265-1321) dünya şaheserleri arasında sayıları İlahi komedi (Divana Comedia) adlı eserinde, sevgilisini bulmak için, yer altı alemine yaptığı hayali seyahatte Dante, kendisine, meşhur olan şair, "Virglns'i rehber etmiştir. Onunla birlikte cehennemi, arafı ve Cenneti gezmiştir.
İkbal Hazretleri de, ruhani miracında, gönül verdiği, mürşit bildiği hazreti Mevlana'yı kendine rehber etmiştir.
"Sen ilahi bir kitabın, bir nüshasısın.
Sen, kainatı yaratan Hakk'ın güzelliğinin aynasısın.
Dünyada ne varsa senden dışarıda değildir.
Ne istiyorsan, sen, onu kendinden iste, kendinde ara!"
Mevlana
(Rubaiyat 2113)
Yunus Emre bir misalle şöyle anlatmaktadır:
"İş bu vücut şehrine, her dem giresüm gelür,
İçindeki sultanın yüzün göresüm gelür.
İş bu vücüt şehrinin yedi kapusu vardır
Her kapudan içeru, cevlan kılasum gelür
Her kapuda bir kişi, yüzbin çerüsü ile!
Aşk kılıncın kuşanup, cümle kırasum gelür. "
Bizim vücüt şehrine girmemize izin vermeyen, kendimizi, kendi ben'imizi bulmamıza engel olan çeriler kimlerdir? Bizim kötü huylarımız, korku tembellik, cimrilik, şöhret, hiddet, şehvet, hırs, yalan, riya gibi insanı, insanlıktan alıkoyan, insanı küçük düşüren, bütün kötü huylarımız, bizim içimize inmeye, içimizdeki Sultanı görmeye mani olmaktadır. Tek çare aşk kılıcını kuşanıp, bütün bu kötü huylarımızı kılıçtan geçirmemize bağlıdır.
1911-1912 yıllarında Lahor'da açık hava toplantıları düzenlenir, hatipler halka hitap ederlerdi. İkbal de yazdığı şiirleri okurdu. Hind halkının Türk'e olan sevgisi bu toplantılarda kuvvet kazanmıştır. "Peygamber Efendimizin Huzurunda" isimli bir şiiri bunun çok içten ve en güzel bir örneğidir:
"Sen dünya bahçelerinden bir koku gibi uçup geldin: Oradan bize ne hediyeler getirdin?" diye soran Peygamber'e elindeki ufacık şişeyi göstererek "Efendimize bir şişe getirdim. Bu şişede olan şey, cennette bile yoktun Zira bu şişede ümmetinin şeref ve haysiyetinin timsali vardır. Bu şişede Trablus'ta şehit düşenlerin kanı vardır,"
İkbal'in Türk sevgisini belirten başka şiirleri de mevcuttur. Bu sevgi etkisiyle Pakistan'dan Türk ordusu saflarında çarpışmak üzere Anadolu'ya kadar gelen Müslümanların sayısı az değildir,