Kozalak’a...
Hamileyim!!!
On sekiz haftadır senden bir parça taşıyorum içimde. Bugün ilk tekmesini hissettiğimde söylemeye karar verdim sana. Evet, baba olacaksın ama çocuğun hiçbir zaman sana baba diye seslenemeyecek, kollarının altında olamayacak. Yoktum aylardır. Kaçtığımı sandım senden. Sensiz kaldığım bu yarım bedenden. Meğer ben uzaklaştıkça bir parçan içimde büyüyormuş. Öğrendiğimde nasıl da mutlu oldum, kısacık bir an. Hevesim kursağımda kaldı. Anne olacağım. Bu yaşımda, bir başıma bunun altından nasıl kalkacağımı bilmiyorum. Hamile kaldığım anlaşılınca, yurttan uzaklaştırılacağım. Peki ben, babasız bir bebeğin sorumluluğuyla hayatıma nasıl devam edeceğim? Öğrendiğimde çoktan bütün hücrelerime işlemişti varlığı. Aldırmadım. Yapamadım. Bizim suçumuzu ona yükleyemedim. Ben ve bebeğim uzaklara gidiyoruz. Sana da karınla mutluluklar dilerim.
ESMERPERİ (kanatları uçmaz halde)
Ada, Beyazıt Sahaflar Çarşısı’ndan içeri girerken ke- penklerini yeni açan herkese güler yüzlü sevecen tavırla- rıyla günün aydın olacağını haber verir gibiydi. Eli ayağı birbirine dolanmış, ruhu da karmakarışık girift olmuştu. Esmerperi ve Kozalak’ın hikâyesinin peşinden gidecekti ama ne bulacağı belli bile değildi. Bir adam, doğacak be- bekleri ve bir kadın... Aşkın diğer görünmeyen yüzü. O kitaplardan başka varsa, mutlaka bulmalıydı. Bu hikâye, panosunda doksanlı yıllarda yazılmış bir mektup olarak kalmamalıydı.
Ada çok karmaşık hisler yaşıyordu. Sevgisiz büyümek... Baba sevgisi nedir hiç bilmiyordu. Anne sütü emmiş miydi? Onu dahi bilmiyordu. Şu dünyada anneannesi ve dayısından başka kimsesi yoktu. Zümrüt Hanım kızına olan özlemiyle dolup taşan sevgiyle büyütse de onu, içindeki acısını hep hissetti Ada. Dayısının kızgınlığı, öfkesi ve soğuk oluşunu hiçbir zaman anlayamadığından kabullenemedi. İç geçirdi. Senin çoçuğun kayıp, benimse ailem yok. Kitabı kapatarak kolilerin durduğu kilimin üzerine oturup birer birer içlerine bakmaya başladığı sırada telefonu çaldı. Oflayarak kalktı ve şarjdaki telefonunu çıkarıp tekrar kolilerin yanına oturdu. Arayanın Meltem olduğunu görünce telefonu açtı.
Esmerperi’me...
Bunu yine tekrar etmeliyiz. Hayatıma neşe, renk ve aşk kattın bebeğim. İstanbuld’ a kış, seninle ılık bir bahardı benim için. Dudağımda dudağının tadı, ellerimde teninin kokusu kaldı. Karaköy’e inen tramvaya bindiğimizde nasıl da korkup sımsıkı sıktın ellerimi, yumdun gözlerini. Sakin ol demek istedim ama korkunun içinde öyle güzeldin ki ses edemedim. Her halini yaşamak istedim sevgilim. Otobüse bindirdiğim andan beri özlüyorum seni ürkek serçe.
KOZALAK