Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İktisat ve Hayat

Atilla Yayla

İktisat ve Hayat Sözleri ve Alıntıları

İktisat ve Hayat sözleri ve alıntılarını, İktisat ve Hayat kitap alıntılarını, İktisat ve Hayat en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Yoksullara karşı en duyarlı olanlar insana bir dine,inanca,etnisiteye mensubiyetten duyarlı olanlar değil,insan olarak değer veren ve insanların insan kardeşlerine yardım etmek için gerekli imkanlara ulaşmalarını sağlayacak kuralları ve zeminleri savunanlardır.
Kapitalizm özel mülkiyete ve serbest mübadeleye dayanan bir iktisasi teşkilatlanma tarzıdır.Özel mülkiyetin olması için özel mülkieyete tabi olabilecek şeylerin olması gerekir.İnsan mülkiyet konusu olamayacağına göre mülkiyet nesnelerle ilgilidir.Batı ülkeleri bol miktarda sermayaye sahiptir.Çünkü özel mülkiyete sahiptir.Kapitalidm özel mülkiyet olmadan kurulup işleyemeyeceğine göre fakir,mülksüz ülkeler ne yapacaktır?Bunlar edebiyen fakir mi kalacaktır? Hernando bu kötümserliği reddetmektedir.Ona göre Batılıların Batıya mahsus kurumlar olduğunu zannettiği veya öyle takdim ettiği kuruluşlar hiç de öyle değildir.Onlar insanlığa aittir.Özel mülkiyet bu kurumlarda biridir.Sermaye bakımından da önemli bir fark yoktur.Daha doğrusu,dünyada sermayesiz bir ülkenin olması fiilen imkansızdır.Sermaye stoku değişebilir,fakat her ülkenin sermayesi vardır.İnsanlar topraklar üzerinde,evler içinde yaşamaktadır.Sermaye bunlardır.Baska bir deyişle dünyanın her ülkesinde sermaye de facto olarak vardır.Fakat,fakir ülkelerin çoğunda insanlar bir sermayeye sahip olduğunun farkında değillerdir.Fiilen mevcut sermayeyi hareket kabiliyetine sahip kılamamaktadır.Dolayısıyla bu sermayeyi iktisadı süreçlere dahil edememektedir.Zengin Batıyla dünyanın geri,fakir ülkeleri arasındaki farklılıkların başlıca kaynağı budur.
Sayfa 113Kitabı okudu
Reklam
Şu basit gerçek nedense bir türlü görülmek istenmemektedir:İktisadî hayat üretim ve dağıtım olarak kesinkes birbirinden ayrılabilecek iki veçheye sahip değildir.Üretim yapılan yerde aynı anda dağıtım da gerçekleşmektedir.Modern refah devleti toplumsal gruplar arasında kısmî gelir yeniden dağıtımı yapan bir devlettir,ama dagıtımın bir sınırı olmak zorundadır hem de dağıtım zaten piyasanın yarattığı zenginlik sayesinde mümkündür.Yani"Sosyal Devlet"denilen şey piyasa ekonomisinin alternatifi değil,piyasa ekonomisinin ortaya çıkmasını sağladığı zenginlikle tercih yelpazesine giren bir siyasî-sosyal yöntemdir.
Siyasî imtiyazlar ve devlet müdahaleleri yüzünden mütemadiyen artan kamu harcamalarını karşılamanın en tabî yolu,vergileri arttırmaktır.Ancak,burada aşılamaz zorluklar ve sınırlılıklar vardır.Bir kere üretim tabanı dar olan bir ekonomide,kaçınılmaz olarak,vergileme tabanı da dar olacaktır.Böylesine küçük bir ekonominin üzerine oturmuş devasa bir siyasî-bürokratik yapıyı vergileme yoluyla finanse etmenin mümkünatı yoktur.İkincisi,vergi oranlarını yükseltme imkanınız veya vergileme tabanını genişletme çabanız,vergi gelirlerinin aynı oranda artacağını garanti etmez.Vergi oranları yükseldikçe üretim tabanı ve buna paralel olarak vergileme tabanı daralır.Kayıtlı olmanın maliyeti kayıtsız olmayı aştıkça,insanlar ekonomik faaliyetlerini kayıt dışına doğru taşır.Özetle,aşırı geniş ve hızla büyüyen bir kamu bürokrasisini ve siyasi yapılanmayı,fakir,üretemeyen bir ekonomide vergileme yoluyla besleme,ayakta tutma imkânı yoktur.