Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İktisatçılar ve İnsanlar

Ayşe Buğra

İktisatçılar ve İnsanlar Gönderileri

İktisatçılar ve İnsanlar kitaplarını, İktisatçılar ve İnsanlar sözleri ve alıntılarını, İktisatçılar ve İnsanlar yazarlarını, İktisatçılar ve İnsanlar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ben kendi hesabıma, imanın ve inancın sesinin- her zaman aklın sesinden daha yüksek çıkacağına, polemik ustası şarlatanların karşısındakini dinleyerek ve kendi söylediklerini tartarak konuşanların sesini bastıracağına inanan kötümserlerdenim.
Sosyal bilimlerde, hatta bütün bilimlerde, araştırmacının değerlerinden, en azından önemli bulduğu konularla önemli bulmadıklarını ayıran değerler kıstasından bağımsız iş yapılabileceğine inananlardan değilim. Bunun için, özellikle sosyal hayatı yakından etkileyen olgular ve olaylar üzerine çalışan birinin "ben olaylara bütünüyle nesnel olarak bakıyorum, benim bu konuda neler hissettiğim önemli değil" demesini pek ciddi bulmuyorum. Hatta bu tür bir nesnellik iddiasını, gerçek anlamda nesnelliğe ulaşılmasını engelleyen bir tavır olarak görmek eğilimindeyim. "Gerçek anlamda nesnellik" dediğim şey, araştırmacının kendi değerlerini dürüstçe ve açıkça ortaya koyduktan sonra, ulaşabileceği verileri, özellikle kendi yaklaşımına ters düşenleri, çarpıtıp bozmadan kullanması ve bu kullanımı okuyucunun yapılan işi anlamasına ve eleştirmesine imkan verecek biçimde çalışmasında sergilemesiyle ilgili. Bu sergilemenin araştırmacının değerleriyle ilgili açıklamaları içermesi, okuyucunun yapılan işi değerlendirirken bunları da gözönünde bulundurabilmesi açısından çok önemli ve, dolayısıyla, nesnel bir yaklaşımın ön koşullarından biri.
Reklam
Herşey yolunda giderken insanlar yaptıkları işin niteliğini sorgulanmak gereği duymazlar. Yapılan işin ve yapılan işin temelindeki bilginin niteliği, işler sarpa sardığında gündeme gelir.
Daha zaman gelmedi. En az bir yüzyıl daha kendimizi ve herkesi, iyinin kötü, kötünün iyi olduğuna inandırmamız gerekiyor.
İnsanın varoluşunu belirleyen, onun bilinci değil, bilincini belirleyen onun toplumsal varoluşudur.
Reklam
Piyasa ekonomisinin işleyişini hiç kimse tam olarak anlayamazdı, anlayamadığımız bir şeye müdahale etmeye kalkmak da, onu değiştirmeye çalışmak da, anlamsız ve tehlikeli çabalardı.
Sosyal bilimin gerçekleri yalnızca fikirlerdir, faaliyetlerini incelediğimiz insanların görüşleridir. Bu nedenle "nesnel gerçekler" değildir, fiziksel terimlerle tanımlanamaz.
Zengin kişiler, zenginlikleriyle gururlanır, çünkü onların doğal olarak dünyanın ilgisini üzerine çektiğini düşünür, insanlığın durumunun avantajlarınca sağlanmış bütün iyi duygularla ona eşlik edeceğini düşünür. Bu düşünceyle göğsü kabarır, zenginliğine ona sağladığı bütün diğer avantajlar yüzünden duyduğundan daha fazladır. Yoksul kişiler ise, bunun aksine yoksulluğundan utanır. Yoksulluğunun onu ya diğer insanların bakışlarından gizlediğini, ya da kendisine bakan olursa, bakanların çektiği sefalet ve üzüntü karşısında kardeşçe duygular beslemeyeceklerini düşünür.
İnsanların mutluluğun amaçları ile araçlarını birbirine karıştırmalarından doğan bir yanılgıdır.Kitabı okudu
Wittgenstein'ın "felsefe", aklımızın dil kullanımıyla cin çarpmışa döndürülmesine karşı verilen bir savaştır.
Anlamsız, gereksiz, sahte ayrıntıların belirlediği toplumsal ortamda, dili yalnızca anlamlı önermelerden oluşan bir bilgi aktarma aracına dönüştürmektir.Kitabı okudu
Reklam
İktisatta bireylerin soyut hipotetik yöntemle ele alınmasını, grup davranışlarını etkileyen dürtülerin sistematik olarak incelenip ölçülmemesine bağlıyordu.
Yemeğimizi kasabın, biracının ya da fırıncının yardımseverliğinden dolayı değil, onların kendi çıkarlarını gözetmelerinden dolayı elde ederiz. Onların insancıllıklarına değil, bencilliklerine sesleniriz ve hiçbir zaman kendi ihtiyaçlarımızdan değil, onların kazançlarından sözederiz.
Çıkar dürtüsünü sistemin merkezine koymak değil, insanların bencilliklerine rağmen herkesin çıkarı doğrultusunda işleyebilecek bir sistemin olduğunu göstermeye çalışıyordu.Kitabı okudu
Smith için iyi bir düzenin, insanlardan fazla birşey beklemeden, onlardan zorlayıcı ahlaki taleplerde bulunmadan işleyen bir düzen olduğunu görüyoruz.
İktisat politikası önerilerinde "insan ne ister?" sorusu nihai sorundur. İnsan amaçları ve hedeflerinin çeşitliliğini dikkate almayan yaklaşımların bir noktada tıkanacakları öne sürülebilir.
84 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.