İletişimin Tao'su
Michael Kahnİletişimin Tao'su Sözleri ve Alıntıları
İletişimin Tao'su sözleri ve alıntılarını, İletişimin Tao'su kitap alıntılarını, İletişimin Tao'su en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Bir ilişkide çatışma varsa, her zaman için yapmak istenilen ilk iş, karşıdakinin hatasının ne olduğunu söylemektir. İlişkisel konuşmalarda da düşünsel konuşmalarda olduğu gibi doğruya ve yanlışa olan tutkumuz, konuşmayı çatışmaya dönüştürür; çatışmaya dönüşen konuşmanın sonucu da çözümsüz olarak kalır.
İkilemlerin ortaya çıktığı konuşmalar ilginçtir. İkilemin önce bir yüzünü ardından da diğer yüzünü oluşturmak heyecan verici ve ilgi çekici olabilir. Ancak kesin olan birşey var ki, o da bu tür konuşmaların tartışmalardan daha ilginç görüşler ürettiğidir. Böyle bir konuşmada son şans, bir tez ve antitez oluşturarak ikilemi dialektiğe dönüştürmek ve bundan da bir sentez oluşturmaya çalışmaktır. Böylesi, gerçekten yüksek seviyeli bir konuşma olur.
Konuşmanın amacı nedir? Neden konuşuruz? Çoğu zaman iki amaç vardır: Biri, anlamlı konuşmalar, diğeri ise, katılımcılar arasındaki ilişkiyi belirleyecek amaca yönelik-konuşmalar. Anlam, konuşmanın ne yönde gideceğini belirler. Birisini ikna etmek, ondan birşeyler öğrenmek ya da düşüncelerini yoklamak isteyebilirim. Bir sorunu çözmek ya da bir karara varmak amacında da olabilirim. İlişkiye yönelik bir amacım olduğunda ise, düşüncelerimi bir başkası ya da başkalarıyla paylaşmaktan zevk almak ve, istisnaları olmakla birlikte, kendimin ve diğerlerinin kendilerini iyi hissetmesini sağlamak isteyebilirim.
Ara sıra her ilişkide sıkıntı yaşanabilir. Bu açıdan her ilişki az çok birbirine benzer. Onları birbirlerinden ayıran, bir sonra atılan adımdır. İyi bir ilişki kurmanın sırrı, dertlerden kaçınmak değil, sorunlarla karşılaştığımda onlarla nasıl başettiğimdir.
Tartışmanın cazibesine kapılmamak kolay değildir. Bizlere doğru ve yanlış kavramlarına ve kazananların yağmalama hakkı olduğuna inanmamız öğretildi. Tartışmaların birçoğunda bir kazanan olmadığını anımsamamız zor. Hatta belki de tartışmada bir kazanan da olsa, kazanılan bu zafer, düşüncelerle oynama ve karşmızdakilerin kendilerini iyi hissetmelerini sağlamanın getirdiği zevkle karşılaştırıldığında çok önemsiz bir değere sahip.
Konuşmalarımızın çoğunu, kırmak ve kaybetmek istemediğimiz insanlarla yaparız. Ancak haklı olmanın ve kazanmanın cazibesine kendimi öylesine kaptırırım ki, bu noktadan sonra benim için, haklı olmak, karşımdakininin ne hissettiğinden çok daha önemlidir. Kazanmak, haklı olmak, artık ilişkinin niteliğinden çok daha fazla önem kazanmıştır. Öyle ki, artık konuşmanın niteliği ve benim karşımdakinden bir şeyler öğrenebilme şansım bile önemli değildir. Karşılaştığımız durum, bizlere, birbirimizden bir şeyler öğrenip, birbirimize zevk ve değer verebilme, ilişkimizi derinleştirme şansı tanırken, birdenbire bir yarış ve çatışmaya dönüşür. Ve sosyal evrimimizin sonucu olarak bu durum, bizim herhangi bir çabamız olmadan devam etmek zorundadır.