İlk İslâm Devleti sözleri ve alıntılarını, İlk İslâm Devleti kitap alıntılarını, İlk İslâm Devleti en etkileyici cümleleri ve paragragları 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
İslamiyet hiç bir zaman için kendisini yeni bir din olarak ortaya koymamıştır o ancak Adem (as) ve ondan sonraki peygamberlerin getirmiş olduğu ebedi dinin yenilikçisi olarak sunmuştur
Hulefa-i Raşidin devri hilafeti ise; hem krallığın hem de cumhuriyetin özelliklerini taşır. Çünkü onda babadan oğula miras gibi geçen bir hilafet yoktur, seçim vardır. Fakat bu seçim; yalnız belirli yıllar için değil, kalan bütün ömür içindir.
Muhammed (s.a.v.) ve halîfeleri muhataplarının mallarını değil kalplerini istiyorlardı: Allah'ın birliğine iman ve hükmünün her şeyden evvel olduğunu ikrar.
Hicretten önce Hindistan'da geçen Malibar hikâyesi de dikkat çekicidir. Hindistan'daki tarih kitaplarında belirtildiğine göre Batı Hindistan hükümdarlarından Çakrvatı Farmas, bir gece sarayında otururken ayın iki parçaya ayrıldığını, parçalardan birisinin diğerinden uzaklaştığını, az sonra da tekrar eski haline döndüğünü görmüş ve hayretler içinde kalmıştı. Bunun üzerine veziri; hükümdarın hazinesinde kilitli ve mühürlü eski bir sandık bulunduğunu, bunun da kesinlikle açılmaması istemi ile eski bir hükümdardan mîras kaldığını hatırlatarak bu sandığın açılmasını tavsiye ederek, bu garip olay hakkında bilgi bulunabilme ihtimalini hükümdara teklif edince; hükümdar Çakrvatı, sandığın açılmasını emretmiştir. Gerçekten içinde bir kitap buldular. Bu kitapta, ileride ayın ikiye ayrılacağı ve bunun, Mekke'de gönderilecek son peygamberin mucizesi olduğu yazılı idi. Ayrıca kitap o zamanda yaşayan hükümdarın, bu peygambere inanmasını öğütlüyordu. Bunun üzerine hükümdar Çakrvatı, hükümdarlığını babasına devredip Mekke'ye gitmiş ve Hz. Peygamber (s.a.v.)'i bularak Müslüman olmuştur. Sonra Hz. Peygamber (s.a.v.), ülkesine dönüp İslâm'a davet etmesini ona emretmiş, o da ülkesine dönüş yolunda Yemen'e ulaştığı zaman hastalanıp ölmüş ve orada Zafar kabilesi bölgesinde defnedilmiştir. "Hindistan Kralı" diye anılan bu mezar, asırlarca da ziyaret edilmiştir.
Hz. Muhammed (s.a.s) gelecek nesil için sadece mükemmel bir devlet ve din değil, aynı zamanda hayatın tüm yönlerini kapsayan kanuni bir Metin olan mukaddes Kur’anı bırakmıştır
Hulefâ-i Râşidîn devrindeki hilafet, bir çeşit cumhuriyettir. Mesela; krallık sisteminde krallık, babadan oğula geçer ve bu hayat boyu devam eder. Cumhuriyette ise miras, yani babadan oğula geçiş sistemi yoktur. Bütün vatandaşlar arasından en iyisi olarak görülenin seçimi vardır. Bu da (mesela dört sene gibi) belirli bir süre içindir. Hulefâ-i Râşidîn devri hilafeti ise; hem krallığın hem de cumhuriyetin özelliklerini taşır. Çünkü onda babadan oğula miras gibi geçen bir hilafet yoktur, seçim vardır. Fakat bu seçim, yalnız belirli yıllar için değil, kalan bütün ömür içindir.