Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İlk ve Son Özgürlük

Jiddu Krishnamurti

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Varolanı, gerçeği, sahici olanı, onu yorumlamadan, kınamadan veya haklı göstermeden tam olarak bilmek şüphesiz bilgeliğin başlangıcıdır.
Ne olduğunuzu bilmek istiyorsanız olmadığınız bir şeyi hayal edemez veya ona inanamazsınız. Eğer açgözlü, kıskanç, şiddete meyilliysem sadece şiddetten uzak durma, açgözlü olmama idealine sahip olmanın pek bir değeri yoktur. Ama açgözlü veya şiddete meyilli olduğunu bilmek, bunu bilmek ve anlamak, sıra dışı bir algı becerisi gerektirir, öyle değil mi? Dürüstlük, düşüncede netlik gerektirir, varolandan uzaklaşıp bir idealin peşine düşmek ise bir kaçıştır; sizi ne olduğunuzu keşfetmekten ve doğrudan o konuda harekete geçmekten alıkoyar.
Reklam
Ancak zihin dinginken -zorla kendi kendine uyguladığı disiplin sayesinde değil, kendini bilme sayesinde- ancak o zaman, o dinginlikte, o sessizlikte gerçek vücut bulabilir. Ancak o zaman mutluluk ve yaratıcı eylem mümkün olur. Ve bence bu anlayış, bu tecrübe olmaksızın sadece kitap okumak, birilerinin konuşmalarını dinlemek, propaganda yapmak çok çocukça bir şey - fazla anlamı olmayan eylemlerden ibaret; oysa insan kendini anlayıp bu sayede o yaratıcı mutluluğu, zihne ait olmayan bir şeyi tecrübe etme halini mümkün kılabilirse, o zaman belki çevremizdeki ilişkilerde, dolayısıyla da içinde yaşadığımız dünyada bir dönüşüm olabilir.
Tam bir kendini bilme söz konusu olduğunda, bilinen sona erer, zihin bilinenden tamamen arınır. Ancak o zaman gerçek size davetsizce gelebilir. Gerçek size veya bana ait değildir. Ona tapamazsınız. Bilindiği an zaten gerçek değildir. Sembol gerçek değildir, imge gercek değildir;ama kendini anlama, benliğin durması söz konusu olunca işte o zaman sonsuzluk varolur.
Sevgiden, sorumluluktan ve görevden bahsederiz ama as­lında sevgi yoktur; ilişki memnuniyet üzerine kuruludur, bu­nun etkisini de günümüz medeniyetinde görüyoruz. Eşleri­mize, çocuklarımıza, komşularımıza ve arkadaşlarımıza kar­şı davranış biçimimiz ilişkimizde aslında hiç sevgi olmadığı­nın bir göstergesi. İlişkiler sadece karşılıklı bir memnuniyet arayışından ibaret.
Tekrar ettiginiz sey gerçek değildir. Bir yalandir; çünkü gerçek tekrar edilemez. Bir yalan genişletilebilir, ileri sürülebilir ve tekrar edilebilir; oysa bu, gerçek için söz konusu değildir; gerçeği tekrar ettiginiz zaman gerçek, gerçek olmaktan çikar. İşte bu nedenle kutsal kitaplar önemsizdir. İnsan, varliğinin dayandiğ i sonsuz gerçeğe bir baskasinin sembollerine inanarak değil, kendini bilerek ulaşir.
Reklam
Çogumuz yaratıcı degiliz; kendini tekrarlayan makineleriz, belirli tecrübe sarkılarını, belirli çıkarımları ve anıları -ya kendimizin ya da baskalarinin- dönüp dönüp çalan gramofonlar gibiyiz. Böyle tekrarlayıp durmak yaratıcı bir varoluş sekli degil - ama bizim istedigimiz bu. Kendimizi içsel anlamda güvencede hissetmek istedigimizden devamli bu güvenceyi bulmanın yöntemlerini ve yollarını arıyoruz, böylece de otoriteyi, bir baskasına tapınma olgusunu yaratıyoruz; bu da anlayışı, bir yaratıcılık halinin mümkün olabilecegi o kendiliginden gelişen anlık zihin dinginligini yok ediyor.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.