İlkel Toplumlarda Mistik Deneyim ve Simgeler Gönderileri
İlkel Toplumlarda Mistik Deneyim ve Simgeler kitaplarını, İlkel Toplumlarda Mistik Deneyim ve Simgeler sözleri ve alıntılarını, İlkel Toplumlarda Mistik Deneyim ve Simgeler yazarlarını, İlkel Toplumlarda Mistik Deneyim ve Simgeler yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
bizim bir halüsinasyon ve sahte olduğunu iddia ettiğimiz algıyı onlar tam tersine kişiye özgü bir ayrıcalık olarak değerlendirirler. bir kişinin yaşadığı deneyimin aynı zaman dilimi içinde başkaları tarafından doğrulanmaması onlar açısından kuşkulu bir duruma yol açmamaktadır.
ilkel zihniyet açısından doğa ve "doğaüstü" nitelik düzeyinde birbirlerinden farklı bir şekilde algılansalar bile tek bir gerçekliğe ait görüldüklerini söylemek yanlış olmaz. dolayısıyla ilkel zihniyet mistik deneyimle diğerini birbirine karıştırmamakla birlikte onları sürekli olarak iç içe görmekte ve ikisini birlikte tek bir deneyim olarak kabul etmektedir. onları birbirinden ayırmakla ya da birinin bittiği yerde diğerinin başladığı gibi düşüncelerle ilgilenmemektedirler.
büyünün bütünsel toplumsal işlevi, insana ulaşmak istediği önemli sonuçları elde edebileceğinden emin olamadığı her yerde delikleri tıkamak ve yetersizlikleri gizlemektir.
kısa bir süre önce görülen bir davada uzman çevirmenden "kaza" sözcüğünü yerli dilindeki karşılığını sorduğumda bana tereddüt etmeden ngozi dedi. oysa ngozi, kaza anlamına gelmiyor. ngozi kötülük yapmak amacıyla gönderilen ruh ya da güç anlamına geliyor. bu güç bir hayvan görünümüne sahip olabilir, onun bir ngozi olduğu sergilediği tuhaf davranıştan anlaşılır.
Oyun, ilkel insanların en yoğun şekilde yaşadıkları mistik deneyimlerden biridir: Kaderlerini ellerinde tutan görünmez güçlerle anında bağlantı kurdukları, kendilerini çok heyecanlandıran bir deneyim.
Gündelik yaşamda her zaman yaptıkları ya da yapmadıkları türden bir işe girişip, beklenmedik bir durumla karşılaştıkları takdirde, ilkel insanların bilmek istedikleri ilk şey şans denilen şeyin onlardan yana mı yoksa onlara karşı mı olduğudur.
Bu simgesel eylemin etkisi, sanılabileceği gibi modelinin yeniden üretilmiş biçimi olan imgeyle arasındaki benzerlikten kaynaklan- mamaktadır. Buradaki tek zorunlu koşul, imge ve model arasın- da yaşanan yoğun bütünleşme duygusudur/Burada benzerlik, üzerinde pek fazla durulmayan ikincil bir unsurdur.
Bir de görülemeyen ve duyularla algılanamayan, mevcudiyetleri hissedilen ve etkileri altında kalınan varlıklarla dolup taşan, varlığı yalnızca ifşa edilebilen ikinci bir gerçeklik vardır. İlkel insanlar bu gerçeklikle daha yakından ilgilenmektedirler, çünkü bünyesinde gizlediği ve ne zaman ortaya çıkacakları bilinemeyen doğaüstü güçlerin nasıl davranacağını öngörebilmek çok güç hattâ olanaksız bir şeydir.
İlkel insanlar, çevrelerindeki manzaraya baktıklarında, bizim gibi yalnızca tepeler, kum, ağaç toplulukları, akarsular, kimi zaman tuhaf ve fantastik biçimlere sahip taşlar, kayalar görmemektedirler.Manzaradaki her ayrıntıdan bir anlam çıkarırlar.
İlkel zihniyet açısından, doğa ve "doğaüstü"nün, nitelik düzeyinde birbirlerinden farklı bir şekilde algılansalar bile, tek bir gerçekliğe ait görüldüklerini söylemek yanlış olmaz.