İmam Şâmil
Zübeyir YetikEn Yeni İmam Şâmil Sözleri ve Alıntıları
En Yeni İmam Şâmil sözleri ve alıntılarını, en yeni İmam Şâmil kitap alıntılarını, etkileyici sözleri 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Kontrollü "Bağımsızlık"
Batı kendi benimsediği din dışı görüş, inanış ve düzenleyişleri, bağımsızlık tanımak için önesürdüğü bir koşulmuşcasına, müslümanlara da benimsetmiş; sapma olmaması, dönüş yapılmaması için de gerekli önlemleri almıştır. Bu da siyasal bakımdan bağımsız sayılmakla birlikte inanç, kültür, yaşayış ve ekonomi alanlarında bütünüyle bağımlı devletlere varlık kazandırmıştır.
Sayfa 123 - Beyan Yayınları, Baskı: Ekim 1998 İstanbulKitabı okudu
Mekke'ye gelinir. O yıl, "Hacc-ı Ekber" yılına rastladığı için Hacca gelen müslümanların sayısı da çok büyük olmuştur. Tavaf sırasında İmam'ın orada olduğunu öğrenen hacılar, İmam'ı görmek için şahlanmış gibi koşuşmakta, deniz dalgaları gibi coşmaktadır. Herkesin görebilmesi için, o yıla dek kimseye yapılmayan bir ağırlama ile, İmam Şamil, Kabe'nin üstüne çıkarılır. Böylece, O'nunla müminlerin selamlaşması sağlanmış olur.
Sayfa 117 - Beyan Yayınları, Baskı: Ekim 1998 İstanbulKitabı okudu
... Hacı Murat'ın İmam'la gizli ilişkisinin olduğu yolunda Hunzah'taki rus tümeni komutanının gönderdiği rapor uyarınca bir bahane uydurulup Tiflis'e çağırılan Hacı Murat, Çar'dan gelen buyruk üzerine tutuklanmış ve Temurhanşura'ya doğru yola çıkarılmıştır:
Ancak uygun bir geçide gelindiğinde, Hacı Murat kendini başaşağı uçuruma fırlatır ve iple bağlı bulunduğu eri de ardından yara sürükler. Arkalarından kayalar ve çığlar yuvarlanır. Birlik, Hacı Murat'ın öldüğü kanısıyla yoluna devam eder ve Temurhanşura'ya gelindiğinde de Hacı Murat'ın öldüğü açıklanır.
Oysa Hacı Murat bir bacağı parçalanmış olarak kurtulmuştur. Barışmak için İmam'a mektup yazar ve olumlu yanıt alır. Her iki mektup tüm Dağıstan'a duyurulur ve Hacı Murat İmam'ın birinci naibi olarak Hunzah yakınlarındaki Tselmes'e vali atanır.
Sayfa 93 - Beyan Yayınları, Baskı: Ekim 1998 İstanbulKitabı okudu
İmam ve O'nun temsil ettiği şeriat için gözünü kırpmadan ölüme giden, bu yolda ölmeyi cennete giriş için bir vesile sayan bu birliklerden bir tek hainin bile çıkmamış bulunması, bunun baştan sona dek böylece olması, tüm gözlemcileri şaşırtan bir gerçeklik olmuştur.
Sayfa 85 - Beyan Yayınları, Baskı: Ekim 1998 İstanbulKitabı okudu
Sayıları 1.000 dolaylarında olan bu birliğin bağlıları, kalpaklarına iliştirdikleri kül rengi dört köşe bir bez parçasından tanınıyor; kalpağın üzerine yeşil sarık sarıyorlardı. Düzenli maaşları dışında ganimetlerden de belli bir pay veriliyordu. Ayrıca, gönderildikleri her avul'un, bunlara, karşılık beklemeksizin bakmak zorunluluğu vardı. Şu var ki, bu birlik bağlıları gerçekten öylesine mükemmel bir yaşam ve davranış içindeydiler ki, bu zorunluluk, avullar için gönülden yapılan ikramlara dönüşüyor; avullar böyle bir hizmetten onur duyuyorlar, bununla övünüyorlardı.
Sayfa 85 - Beyan Yayınları, Baskı: Ekim 1998 İstanbulKitabı okudu
Savaş, “cephe” savaşı olmaktan çıkmış, Kafkasya halklarının eylemli katılımları sonucu, tüm Kafkasya bir savaş alanı durumuna girmiştir. “Cihad ruhu” kendini her kesimde göstermektedir. Öyle ki Anadolu’da bile yankılar uyandırır, başlatılmış olan bu cihad...
Kafkasya halkının Ruslar’ı uğraştırmak ve rus ordusunun bir bölümünü üstlerine çekerek kuvvetlerini bölmek yoluyla Osmanlı’ya büyük bir destek sağlamış olduklarını belirteceğiz.
Nakşi müridi İmam Mansur
Ruslar’ın iyiden iyiye Kafkasya’yı çember içine alıp, adım adım ilerlemeye başladığı yıllarda, O, bu işgale karşı “cihad”ı başlatmış bir kişi olarak görülür.
Dağıstan'daki Nakşiler
Sebep, Dağıstan’da Ruslara karşı savaşan kimselerin birer “mürid”, gerçekten birer “mürid” olmaları...
Evet, onlar gerçekten de, nakşilik kolunun bağlıları olan müridlerdir.
Kafkasya’da müslümanlığı ilk kabul eden bölge Dağıstan’dır.
...
Dağıstan müslümanları, üstelik sünnidir.
Kısacası, “din” Avrupa’da yaşamın dışına itildikten sonra, yeryüzünün öbür dünyasında da dışlanması, işlevini yitirmesi için ne mümkünse o yapılmış; neye başvurmak gerekiyorsa o yol denenmiş; gerek duyulan hiç bir tutumdan ve davranımdan diriğ edilmemiştir.
Görünürde bir "haçlı çıkışı" gözleniyor gibi olsa bile, gerçekte ve içyüzde "haç"ı da "haçlılık'ı da" yadsıyan, "vahy"e karşı oluşuyla böyle bir yadsıma içinde bulunan, haçı'da yadsıyıp tutuklayarak belli sınırlar içinde hapseden, sonra da sözümona haç ve haçlılık adına yola çıkmış gibi davranan, böylece yadsıdığını da kendi adına kullanan bir çullanma…
Günümüz özeti:
"İnsansal değerlendirme"den kaynaklanan tutumların "Vahiy kökenli" inançlara yönelik savaşımı ve adım adım tüm yeryüzünü ele geçirmesi olayı yaşanmaktadır.
Rönesans, Sömürge, Fransız Devrimi..
Bu üç basamak, Avrupalı’yı din-dışı bir kafayapısının simgesi, savunucusu, uygulayıcısı, yayıcısı, kollayıcısı durumuna getirmiştir.
Fransız Büyük Devrimi ile birlikte “din” olgusunun ulusal ve uluslararası ilişkilerden de dışlanması olayı...