Onu tanımak, benim için sabırlı bir çabayı gerektirdi. Ruhundaki derinliği görebilmek ve içindeki fırtınayı tanıyabilmek için, onun denizinin yüzeydeki dinginliğini görmekle yetinmeyip dibe inmek gerekir.
Bir şair için "Yaşamı bir şiirdi, geriye kalan ise dipnottu." diye
yazılmıştı. İmran Aydın'ın yaşamı ise ihtilal ateşini tutuşturan bir
isyandı ve o kadar açıktı ki, geride hiç dipnot bırakmadan yaşandı.
Bu kitap işte bunu anlatabilirse ...
“Yoldaşlar, kuşku duymadan inanalım ki; her karanlığın ardından aydınlık doğar. Yeter ki, zamanında, canımız pahasına da olsa o karanlığı parlatan bir kibrit çakma cesareti ve fedakarlığını gösterebilelim."
Bir şeyi daha biliyorduk ki, dozerleriyle onlar ancak evleri yıkabilirler. Ya insanın özgürlüğe olan inançlarını, haklı fikirleri yerle bir edebiliyorlar mıydı?