Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

(A Poem from The Poets' Corner): The One-and-Only Poetry Book for the Whole Family

In the Station of the Metro

Ezra Pound

In the Station of the Metro Hakkında

In the Station of the Metro konusu, istatistikler, fiyatları ve daha fazlası burada.
7/10
1 Kişi
6
Okunma
1
Beğeni
283
Görüntülenme

Hakkında

This unique package provides a one-of-a-kind poetry experience from one of today's most beloved performers. John Lithgow has compiled an outstanding collection of memorable poetry and has gathered his famous friends to read them. The wide variety of carefully selected poems in this audiobook provide the perfect introduction to reel in those who are new to poetry, and for poetry lovers to experience beloved verses in a fresh, vivid way. Read by John Lithgow, Morgan Freeman, Jodie Foster, Glenn Close, Gary Sinise, Helen Mirren, Billy Connelly, Robert Sean Leonard, Kathy Bates, Sam Waterston, and Eileen Atkins. The Poets' Corner: CD 1 //1 Hachette Audio presents: The Poets' Corner Read by John Lithgow (Introduction) 2 One of the Childcraft Books (introduction) Read by John Lithgow 3 Matthew Arnold: The Serious Poet (introduction) 4 Dover Beach, by Matthew Arnold Read by Eileen Atkins 5 W.H. Auden: The High/Low Poet (intro) 6 Musée des Beaux Arts , by W.H. Auden Read by Jodie Foster 7 John Berryman: The Alter Ego (intro) 8 Henry's Confession, by John Berryman Read by Gary Sinise 9 Elizabeth Bishop: The Poet's Poet (intro) 10Filling Station, by Elizabeth Bishop Read by Gary Sinise 11William Blake: The Mystical Visionary (intro) 12 The Tyger, by William Blake Read by Helen Mirren 13 The Lamb, by William Blake Read by John Lithgow 14 Gwendolyn Brooks: The Visionary (intro) 15 We Real Cool, by Gwendolyn Brooks Read by Morgan Freeman 16 Elizabeth Barrett Browning: The Beloved (intro) 17 Sonnet 43, by Elizabeth Barrett Browning Read by Helen Mirren 18 The Best Thing in the World, by Elizabeth Barrett Browning Read by Helen Mirren 19 Robert Burns: The Ploughman Poet (intro) 20 To a Mouse, by Robert Burns Read by Bill Connolly 21 A Red Rose, by Robert Burns Read by John Lithgow
Yazar:
Ezra Pound
Ezra Pound
Basım Tarihi: 2008
ISBN: 9781600243264Ülke: TürkiyeDil: EnglishFormat: Sesli kitap
Türler:
Reklam

Yazar Hakkında

Ezra Pound
Ezra PoundYazar · 15 kitap
Ezra Pound, Idaho sınırına yakın Hailey şehrinde 1885 yılında doğdu. Babası darphane memuru, büyük babası ise Kongre üyesiydi. 1901 yılında Pensilvanya Üniversitesine yazıldı. Kısa zamanda Anglosakson, Klasik ve Ortaçağ edebiyatına büyük merak duydu. 1906 yılında sanat diplomasını aldığında hayatının en önemli eseri olan Cantos'a başlamıştı. Üniversiteden sonra, müzisyen şairler, Güney Fransa Provansal halk şairleri üzerine çalışmaya devam etti. 1908 yılında Pound, Venedik'e gitti. İlk şiir kitabı A Lume Spenton'u (Sönmüş Mumlarla) yayınladı. Pound, W. B. Yeats ile karşılaşmak için İngiltere'ye gitti. Orada kısa zamanda ünlü bir edebiyatçı olarak tanındı. Yeats ile tanıştı ve Yeats'in pazartesi akşamları toplantılarının vazgeçilmez siması haline geldi. Pound aynı zamanda, D. H. Lawrence gibi yeni kabiliyetleri, ressam ve eleştirmen Wyndham Lewis gibi yazarları yayınlayan English Review ile ilişkiye girer. 1911 yılında New Age dergisinde yenilikçi yazı kampanyasını başlatır. Pound için, yüzyılın şiiri; ciddi, direkt, coşkusallıktan kurtulmuş olmalıydı. Pound bir yıl sonra, İmgeci şiir akımını kurar. Bu dönemde, William Carlos Williams, T. S. Eliot, Robert Frost, Ernest Hemingway, James Joyce ve Richard Aldington gibi yazar ve şairlerin kariyerlerine yardımcı olmaya çalışıyordu. Aynı zamanda, kendinden 20 yaş büyük, dünyaca meşhur şair Yeats ile ilgileniyor ve T.S Eliot'ın The Waste Land (Çorak Ülke) adlı eserinin editörlüğünü de yapıyordu. Amerika ve İngiltere arasında bir bağ oluşturuyor, Harriet Monroe'nun önemli Chicago dergisi olan Poetry’de yardımcı editörlük yapıyor ve imgecilik şiir ekolüne bağlı şairleri yayınlıyordu. Bu akım açık ve oldukça görsel bir sunuşu savunuyordu. İmgecilikten sonra çeşitli şiirsel yorumları da yaydı. Pound imgeciliği mektuplarla, denemelerle ve bir antolojiyle daha da ilerletti. 1915’te Monroe’ya yazdığı bir mektupta klişeler ve belli cümleler den kaçınan, modern ses veren görsel bir şiiri tartışır. 1913’te yayınladığı A Few Don'ts of an Imagiste (Bir İmgecinin Yapmaması Gereken Birkaç Şey, 1913)'te imgeyi bir zaman biriminde zihinsel ve duygusal bir karışım sunan şey olarak tanımlar. Pound’un 1914’te yayınladığı 10 şairi kapsayan Des Imagistes (İmgeciler) adlı antolojisi William Carlos Williams, Hilda Doolittle ve Amy Lowell gibi önde gelen imgecilerin şiirlerinden örnekler içerir. 1914'te, İngiliz kültürü üzerinde sürekli bir etkisi olacak daha ciddi bir akımı, Vortisizm'i lanse edecekti. Fikrin temelinde, Henri Gaudier-Brzeska adlı genç bir heykeltıraş vardı. Wyndham Lewis ve diğer yakınlarıyla akımın gazetesi Blast'ı yayınladılar. Aynı yıl, birçok vortisist sanatçının ölümüne sebep olacak I. Dünya Savaşı patlayacaktı. Vortisizm, Pound için, ilk devrimci propaganda tecrübesinin aleti ve gelenekçilik sınırlarının dışına düşmesinin sebebi oldu. Pound, vortisizmi medeniyetin feneri ve önderi olarak, sanatı hak ettiği yere koyan bir akım olarak görüyordu. Böylece, sanatlar, daha evvel Yeats'in da öngördüğü gibi, mistik bir şekilde siyasete bağlanıyorlardı. Pound, ticariliği, kendi sanatsal ve siyasi idealine her zaman engel olarak gördü. 1918'de Sosyal Kredi'nin kurucusu C.H.Douglas'la karşılaşır; Douglas moneter reformdan yana bir teori geliştirmektedir; para, üretimin ve yaratıcılığın ölçüsü olmaktan çıkıp, kullanışlılık kazandıkça, bir millet ve kültürü, haliyle, ticari emellerin devamının kurbanı olurlar. Pound bu teoriyi şevkle kabullenir. Kültürü yozlaştıran paranın iktidarının ortadan kaldırılmasına gerekli bir vasıta vardı elinde. 1930 ve 1940'lı yıllarda, ekonomi ve politika üzerine birkaç broşür yayınları Sosyal Kredi: Bir Şok (1935), Bir Kartvizit (1942), Altın ve İş (1944) ve Amerika, Roosevelt ve Savaşın Sebepleri (1944) idi. Bu broşürlerin çoğu faşist İtalya'da yayınlanır. Pound'un bu tür ekonomi politik doktrinlerine varması, Yeats'in takip ettiği mistik yolla mukayese edilebilir. 1913 yılında Pound, Yeats'in sekreteri olmuştu. Pound, 1905 yılından bu yana , doğu dinlerine, yogaya, yıldız falcılığına merak salmıştı. Pound, aynı Yeats gibi yaratıcı ruhların belirli bir reenkarnasyonuna inanıyordu. Pound, gerçek dinin sanatta gerçekleşen vahiy olduğuna inanıyordu. Hristiyanlığı elinin tersiyle itiyor ve Filistin'de vaaz edilenden tamamen farklı, Roma vatandaşını köleleştirmeyi hedefleyen bir inanç olarak görüyordu; bu anlamda İsa tamamen ölmüştür. Pound, kiliselere tahammül edemiyordu; asırlardır istifade ettikleri parasal yardımları haksız buluyor, bunları esasında sanatçıların , filozofların ve bilim adamlarının hak ettiklerini iddia ediyordu. Pound, eski zaman gizem dinleri ve kilise tarafından ortadan kaldırılan halk şairlerinin aşk inancına sahip çıkıyordu. Köylüden imparatora, toplumdaki her bireye, sosyal bir görev veren Konfüçyüs'ün sivil dininin, dengeli bir devlete varmanın yollarından biri olduğuna inanıyordu. Daha sonra, Faşist İtalya'da böyle bir devletin gerçekleştiğini gördü ve inandı. Aynı Yeats de olduğu gibi, Pound'da da gizem ve kültür kavramları, onu liberal doktrinlere ve demokrasiye düşman olmaya itti. Pound, sosyal kredi politikası ile faşizmin gerçekleştiğine, bunun da plütokrasinin gücünü kıracağına inanıyordu. Ayrıca, sanatçıların, yönetmek için doğan bir sosyal seçkinler grubu teşkil ettiklerini, bunun için ise demokratik bir seçime ihtiyaç olmadığını savunuyordu. ''Sanatçılar ırkın antenleridirler fakat toplum hiçbir zaman büyük sanatçılarına güven duymaz. 1914'ten itibaren, Pound sanatçı, yeteri kadar sağduyuya sahip olduğundan, insanlığın çekilmez derecede aptal olduğunu anlamıştır . Buna rağmen, onu idare etmeye, eğitmeye, ikna etmeye, kendinden kurtarmaya çalışmıştır diyordu. 1922'de ise kitleler uysaldır, yoğrulabilirler ve onları şekillendiren kalıpları yaratan ise sanattır.'' neticesine varıyordu. Faşizm ise, Pound için, eski bir geleneğin doruk noktası oluyordu; bu noktada ise Mussolini, Hitler ve Sir Oswald Mosley gibi kişileri görüyordu. Pound 1920'den itibaren etnolog Frobenius'un doktrinlerini incelemiş, mistik bir ırk yorumuna varmıştı. Pound için kültürler ırkların ürünüdür ve her birinin kendine özgü ruhu, paideumu vardır; bunun bekçisi ise sanatçıdır. Pound için Mussolini, plutokrasiyi deviren bir devlet adamı olmanın da ötesinde, politikayı bir çeşit sanat haline getiren insandı: Pound, Mussolini, halkına, şiirin bir devlet davası olduğunu söyledi ve bu şekilde, Roma'da, Londra ve Washington'dan daha yüksek bir medeniyet seviyesini dile getirdi diyecek kadar ileriye gitti. 1935 yılında yazdığı Jefferson ve/veya Mussolini adlı eserde izah ediyor: Mussolini'nin mahkemesi, eğer yaratıcılığı, kuruculuğu göz önünde bulundurulmazsa geçerli olamaz. Bir sanatçı olarak muamele edin, tüm detayların yerli yerine oturacağını görürsünüz... Faşist devrim, bazı özgürlüklerin muhafazası, belirli bir kültür seviyesinin ve hayat kurallarının korunması içindi ... Pound, karısı Dorothy ile 1924'te İtalya'ya yerleştiler. 1933'te Mussolini'yle karşılaştı ve moneter bir reformla ilgili fikirlerini iletir. İngiliz faşist Mosley'le 1936'da tanışır ve sahibi olduğu British Union of Fascists dergisinde yazar ve 1959 yılına kadar yazışırlar. 1930 yılından itibaren Hitler Almanya'sının ekonomisi ile ilgilenir ve Berlin-Roma Mihverinin Lincoln'den bu yana tefeciliğe karşı ilk hücum olarak görmeye başlar. 1940'ta, Mihver ülkelerine karşı savaşa muhalefet gruplarına yardım için gittiği ABD turundan döndüğünde, İtalya'da radyo çalışmaları yapar. Amerikan saati adlı programları 1941'de başlar. Pound kendisini bir Amerika yurtseveri olarak gördüğünden, Japonların Pearl Harbor hücumundan sonra ABD'ye geri dönmek istese de Amerikan Başkonsolosluğu buna mani olur. Hiçbir geliri olmadığından, radyo çalışmalarına devam eder ve tüm gücüyle Roosevelt yönetimine hücum eder; hücumları ekonomik olmakla beraber, belirli bir sanat ve kültür eleştirisini de içerir. Mussolini'nin katledilmesinden iki gün sonra Pound, Amerikan askeri güçlerine teslim olmaya çalışmasına rağmen İtalyan partizanlar tarafından tutuldu. Büyük bir ihtimalle, kendisinin de katledileceğine inanmış olmalı; cebine Konfüçyus'la ilgili bir kitap alır. Bunun yerine, Pisa'da bulunan bir Amerikan kampında, tabanı betondan, tüm gece aydınlanan, demir bir kafes içerisine hapsedilir. Pound fiziken yıkılır ve bir sağlık merkezine yollanır; burada Pisan Cantosları üzerine çalışmak için izin elde eder. Aynı yıl Washington'a yollanır ve hapsedilir. 1943'te Pound, ABD'ye ihanetten suçlanır. Hemingway, eski dostunun savaştan sonra, geleceğinden endişe ederek, delilik savunması yapmanın mümkün olduğunu ileri sürer; bu fikir, Pound'un, Amerikan hükûmeti nezdinde ilişkileri olan yakın dostları tarafından kabul edilir. Diğer bir grup ise Pound'un ölümle cezalandırılmasından yanaydı. Fakat daha sonra deli olduğu kabul edilerek, St Elizabeth, katiller için akıl hastanesine kapatılır. Burada edebi çalışmalarına devam eder; çevirdiği 300 Çin şiiri 1954 yılında Harvard'da yayınlanır. 1950'li yılların ortasına doğru, birçok etkin sanatçı ve aydın, serbest bırakılması için kampanya başlatmışlardı. 1953 yılında, Pound henüz kesin ve yasal bir teşhise tâbi tutulmamıştı. Adalet Bakanlığının yaptığı tetkiklere göre, sadece kişilik sorunları vardı. 13 yıl hapis yattıktan sonra, 18 Nisan 1958 yılında, vatan hainliği ile ilgili suçu terk edildi. Aynı yıl, 30 Haziran'da İtalya'ya geri döndü ve Napoli'ye vardığında gazetecilere faşist selamı verirken, ''Tüm Amerika bir tımarhaneden ibaret'' dedi. Cantos eserine devam ederken, eski faşist dostlarıyla ilişkilerini sürdürdü. Amerikan diplomasisinin tüm kınamalarına rağmen, radyo ve gazetelere verdiği her söyleşide Amerikan sistemini eleştirdi. 1972 yılında Venedik'te hayata gözlerini yumdu. 1949'da Bollingen Şiir Ödülü'nü almıştır. Batı sanat ve kültürünü her yanıyla inceleyen Pound, klasik İlkçağdan Çin ve Japon şiirine ilgi göstermiş, bunlardan esinlenerek şiire yeni olanaklar ve zenginlikler kazandırmıştır. Pound aynı zamanda D.H. Lawrence gibi yeni yeteneklerle birlikte ressam ve eleştirmen Wyndam Lewis gibi yazarları yayınlayan English Review ile ilişki kurar. 1911 yılında New Age dergisinde yenilikçi yazı kampanyasını başlatır. Pound için, yüzyılın şiiri ciddi, direkt, coşkusallıktan kurtulmuş denilir.