İnanç Ve Hayata Dair Okumalar
Mehmet Cüneyt Gökçeİnanç Ve Hayata Dair Okumalar Gönderileri
İnanç Ve Hayata Dair Okumalar kitaplarını, İnanç Ve Hayata Dair Okumalar sözleri ve alıntılarını, İnanç Ve Hayata Dair Okumalar yazarlarını, İnanç Ve Hayata Dair Okumalar yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.Bu hassasiyeti hangi felsefi doktrin açıklayabilir?
Arkadaşınıdan aldığı bir mecidiye borcu ödeyemeden yaralanan ve şehit olan Mehmetçiğin avucunda "arkadaşıma söyleyin hakkını helal etsin" yazılı bir pusula çıkan; aynı hassasiyette olan arkadaşının da şehit olurken "arkadaşıma söyleyin hakkımı helal ettim" notunu cebinde taşıdığı bu hassasiyeti hangi felsefi doktrin açıklayabilir?
Çeşitli farklılıklara bakmadan toplumsal uzlaşıyı sağlamak ve aynı hedef etrafında kenetlenmeyi başarmak da bu tür inancın çok çarpıcı bir ürünüdür.
Çanakkale zaferinde can verme şuuruna eren Mehmetçiklerin ruh halini tahlil edebilecek sosyoloji yoktur.
İstiklal Marşı'nı bilinçli olarak tetkik eden bir kişi Mehmed Âkif'in ilham kaynağının Kur'an, Hadis ve tarih olduğunu anlamakta gecikmez.
Sahabeden Bilâl Habeşî ile Ebû Zer el-Gıfarî ile aralarınd bir tartışma olmuş, tartışmada Ebû Zer Bilal'e kara kadının oğlu diyerek küçümseyip ayıplamıştı buna üzülen Bilâl bu durumu Hz. Peygamber'e (s.a.v) şikayet etmişti. Bu hadise üzerine Hz. Peygamber(s.a.v.) Ebû Zer'i çağırarak ona; Ey Ebû Zer! Bilâl'i siyahi olan annesinden dolayı mı ayıplıyor ve hakir görüyorsun? Demek sende hala cahiliyenin kalıntıları vardır. Bunun üzerine Ebû Zer Hz. Peygamber'in(s.a.v.) bu uyarısından sonra yaptığı işin yanlış olduğunu anlayarak yüzünü yere koyarak ve "Bilâl'in ayağı bu yüzü çiğnemedikçe kaldırmam" demiştir.
Her şeyi maddede arayanların akılları gözlerindedir; göz ise maneviyata kördür.
Tek taraflı ya da sürekli olarak hep tek taraftan beklenen "fedakârlık" olmaktan çıkar "feda etme" özelliğine bürünür.
... unutlulması gereken olayların sürekli bir biçimde gündemde tutulması rahatsızlığın membaıdır. Bunun çaresi, huzura gölge düşüren hatıra çöplüğünü ilelebet boşaltmaktır.
Ailenin temelini oluşturan bireyler arasındaki ilgi ve alaka yapay hale dönüşünce saadet yuvasını felaket zindanına çevirir.
Evlerimizin arasındaki incecik duvar, kıta kalınlığındaymış gibi iletişimimizi kısıtlamakta, imkansız hale getirmektedir.