Hakkâkları bilmeyen yoktur. Çoğunlukla tahta üzerine çizdikleri şekilleri ince uçlu aletlerle itina ile kazırlar. Ortaya çıkarttıkları çeyiz sandıklarına bakmaya doyulmaz, tuğralar ise itina ile duvarlara asılır. Şayet hakkâk eserini binanın ya da mabedin kapısına icra etmişse insanı bir an duraklatır.
Çünkü emek vardır, göz nuru vardır ve gören göz bunu hisseder.
Baskı teknikleri geliştikçe hakkâklık gibi birçok sanat dalı kaybolmaya yüz tutuyor. Bu sebeple yazarlarımız yeni sayımızda emeğin sanata dönüşümünü ve el sanatlarını çalıştılar.
İnsanın eline, ruhuna, benliğine odaklanmasının faydalarını sorguladılar. Konuyu çalışırken asrımızın vebası olan strese de çare bulduklarının farkındaydılar.
Diğer taraftan yazarlarımızdan Ercan Erdoğan ve Ferhat Kaya, herkesin merak ettiği “Tarladan Sofraya İlaçlı Yolda Müşteri Neden İnisiyatifi Ele Almalı?” şeklindeki güncel bir soruya odaklandılar.
Meyve ve sebzelerin sofraya ulaşırken sağlıklı yollardan geçmesini sorgulayan çalışmada “inisiyatif” kelimesi dikkatinizi çekecektir.
İlk bakıldığında metin içerisinde yer almayan “inisiyatif” Fransızca’dan lisanımıza giren bir kelimedir. “Girişmek, ilk adımı atmak, karar vermek, dilekçe vermek, girişim ve teşebbüs” gibi manalara gelen kelime, bizde daha çok, “inisiyatifi ele almak” şeklinde kullanılıyor.
Gıda konusunda mutfakta söz sahibi olan ve varlıkları ile yemek menülerini şekillendiren sebze ve meyveler elbette vazgeçilmezimiz. Ancak on iki sayfalık bu kapak konusunu baştan sona okuduğumuzda, mutfağımızın vazgeçilmezi olan meyve ve sebzeler konusunda inisiyatifi ele almanın zorunluluğunu göreceğiz.
Araştıran, sorgulayan, farklılıkları ortaya koyan, ayrıntılardaki vazgeçilmez detayları sizinle paylaşan yeni sayılarımızda buluşmak dileği ile…
