Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İnsan ve Kültür

Bozkurt Güvenç

İnsan ve Kültür Gönderileri

İnsan ve Kültür kitaplarını, İnsan ve Kültür sözleri ve alıntılarını, İnsan ve Kültür yazarlarını, İnsan ve Kültür yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kadın ve Erkek Kişiliği ve Farklarının Kaynakları
Fakat asıl sorun, kadın ve erkek kişiliği arasındaki farkların kaynağının ne olduğudur. 1930'lara kadar biyolojik gerekircilik (determinizm) ağırlık taşıyor ve farkların genetik-cinsel veya biyolojik-fizyolojik kökenli olduğu tezi savunuluyordu. Antropolog Margaret Mead (1935) yaptığı bir saha araştırmasıyla biyolojik gerekirciliğin yanlışlığını kesin olarak göstermiştir. Kadın erkek farklarının büyük bir kısmı, cinsiyete değil, kültürel şartlanmaya (enkültürasyona) bağlıdır. Mead'in incelediği Arapeş kültüründe kadınlar ve erkekler, Batı toplumlarındaki kadınlar gibi; Mundugumor kültüründeki kadınlar ve erkekler ise, “Batı"daki erkekler gibi davranıyorlardı. Çambuli kültürü daha da ilginç idi; çünkü orada, kültürel roller ve ilişkiler, “Batı geleneklerine göre" cinsel yönden “ters” kişilere verilmişti: Kadınlar, "Batı"daki erkekler; erkekler ise, “Batı”daki kadınlar gibi hareket ediyorlardı. Mead'in bulguları, cinsel işbölümünü doğrulayan, kendine özgü örnek olaylar değil, kadın erkek ayrımının çoğunlukla öğrenilmiş olduğunu gösterir. Kadının “korkaklığı” ve erkeğin “cesareti”, kültürel öğretilerdir. Kültür-kişilik incelemelerinde bu konuda kanıtlar bulunmaktadır (Güvenç, 1970 a: 5491). Batı'daki kadın özgürlüğü hareketi, giderek erkeğe benzemeye başlayan kadını ayrı tutma çabasıdır.
Sayfa 290
Çağdaş ve Geleneksel Toplumlarda Kadın ve Erkeklerin Yaşam Süreleri
İlkel ve geleneksel toplumlardaki erkekler, çoğunlukla, kadınlardan daha uzun yaşarken; çağdaş kentsel ve endüstriyel toplumlarda, kadınların daha erken yaşlandığı fakat daha uzun yaşadığı görülmektedir. Ortalama ömür gibi biyolojik gözüken bir değişken bile kültürel sisteme bağlıdır. Demografların hesaplarına göre, ortalama ömrün 50 yılın altında bulunduğu toplumlarda, erkek daha uzun yaşar. Ortalama hayat 55 yaş dolayında ise, kadın ve erkek ömrü birbirine eşit olur. 60'ın üstünde ise, kadın erkekten daha uzun yaşar. Ortalama 60 yıllık bir hayat beklentisiyle, bugünkü Türk kadınları erkeklerinden 45 yıl daha fazla yaşayacaktır. Ancak bu tür ortalamalar, kır kent farklarını yeterince yansıtmaz. Kentlerde ortalama hayat daha uzun olduğu için dul kadın sayısı da artar.
Sayfa 290
Reklam
Hint Mitolojisinde Kadın ve Erkeğin Yaratılışı
TABLO 11-2. HİNT MİTOLOJİSİNE GÖRE KADIN VE ERKEĞİN YARADILIŞI KADIN Tanrı, yaprağın hafifliğini, ceylanın bakışını, güneş ışığının kıvancını, sisin gözyaşını aldı, rüzgârın kararsızlığını, tavşanın ürkekliğini buna ekledi. Onların üzerine, kıymetli taşların sertliğini, balın tadını, kaplanın yırtıcılığını, ateşin yakıcılığını, kışın soğuğunu, saksağanın gevezeliğini, kumrunun sevgisini kattı. Bütün bunları karıştırdı, eritti ve kadın yaptı. Yarattığı kadını sevsin diye erkeğe armağan etti. ERKEK Tanrı, kaplumbağanın yavaşlığını, boğanın bakışını, fırtına bulutlarının kasvetini, tilkinin kurnazlığını, boranın dehşetini aldı; sülüğün yapışkanlığını, kedinin nankörlüğünü, hindinin kabarışını, gergedan derisinin sertliğini onlara ekledi. Bunların üzerine ayının kabalığını, bukalemunun şıpsevdiliğini, sivrisineğin vızıltısını kattı ve erkeği yarattı. Yarattığı erkeği, adam etsin diye, kadına verdi.
Sayfa 287
Endüstri Devrimi Öncesi Enerji
Su, yel ve yelkenin birer enerji kaynağı olarak «evcilleştirilmesi» zamana, kültüre, doğal çevre özelliklerine ve teknolojik gelişme düzeyine bağlı kalmıştır. Büyük uygarlıkların ve imparatorlukların (Pers, Mısır, Yunan, Roma, İslam ve Osmanlı gibi) Akdeniz çevresinde kurulmuş olmasının bir anlamı budur. Öyleyse denebilir ki, Endüstri Devrimi'nden önceki dönemlerde ve kültürlerde, kullanılan toplam enerjinin yüzde 80-85'i bitki, hayvan ve insanlardan (insanların el emeğinden ve kas gücünden) sağlanmıştı (Cippola, 1965). Endüstri Devrimi, kültürel sistemlerin geleneksel enerji dengesini ve denklemini altüst etmiş; canlı ya da fizyolojik transformatörler yerine makine ve motorları koymuş, doğa ananın milyonlarca yıldır depo ettiği organik enerji kaynaklarını -yani bitkisel kömür ve hayvansal petrol kaynaklarını- kullanmaya başlamış; İnsanoğlunun ürettiği ve tükettiği enerji düzeyini yüzlerce kat artırmıştır.
Sayfa 237
Avcılık Zamanlarında Kültürel Evrimin Hızı
Avcılık ve toplayıcılık çağları boyunca, insanoğlunun doğal enerji kaynaklarından yararlanma oranı (randımanı) pek yüksek olmamıştır. Paleolitik insan, hayvan ve bitkilerden elde ettiği enerjinin önemli bir kısmını avını bulmak, kovalamak ve yakalamak için tüketmiştir. Başka işler için, geriye fazla bir enerji kalmamıştır. Birçok durumda, avlanan besinin sağladığı enerji, onu yakalamak için tüketilen enerjiden pek fazla olmamıştır. Artı ürünün çok sınırlı oluşu nedeniyle, bu dönemlerdeki kültürel evrim yavaş bir tempoda kalmıştır.
Sayfa 234-235
Tarım Devriminin Eserleri
Bugün de yaşayan semavi dinler, krallıklar, sultanlıklar, feodalite ve imparatorluklar, Tarım Devrimi'ne dayanan, onun eseri olan ve onu yöneten toplum biçimleridir.
Sayfa 228
Reklam
Yerleşik Hayat mı Tarım Devrimi mi Daha Önce?
1960'lara kadar, köy tipi yerleşik kültürlerin «Tarım Devrimi»nden sonra oluştuğu sanılıyordu. Son 10 yıldaki bulgular ve kazılar aksi tezi destekler gibidir. Önce yerleşmeler başlamış, tarım devrimi onu izlemiştir. Bir bakıma, bitki ve hayvanları evcilleştirenler, yerleşik hayat süreci içinde kendileri de evcilleşmişlerdi. Gerçekten de, yoğun toplayıcılığın ileri döneminde, toplayıcılar yılık besinlerini yanlarında taşıyamayacaklarına göre, mezolitik toplulukların yerleşik düzene geçmiş olmaları gerekiyordu (Flannery, 1969 -80). Tarım öncesi yerleşmelerde, toplanan tahıl depolanmakta, öğütülmekte ve ondan yassı bir yufka ekmeği (gözleme) yapılmakta idi. Tarım Devrimi'nin, böyle bir yerleşmede, yavaş yavaş gerçekleşmesi olasılığı yüksektir. Toplayıcılığa dayanan bir teknolojide, ertesi yıla ait tohumluğun kesilmemesi ve sap üzerinde bırakılması gerekir. Bu amaçla, toplayıcılar, belki de yabanıl tahıl tarlalarının bir kısmını tohumluk olarak kesmiyor ve sonraki yıla bırakıyorlardı. Çağdaş toplayıcı kültürlerin (Sözgelişi Buşman'ların ve Pigme'lerin) bu kurala uygun davrandıkları bilinmektedir. Gerçekten bu iki kültür, gelecek yıl toplayacakları bitkinin tohumlarını kök üstünde bırakırlar.
Sayfa 218-219
Bolluk ve Kıtlık ile Doğal Çevre İlişkisi
Bolluk veya kıtlık, teknolojik gelişme düzeyinden çok, doğal çevre ve iklim koşullarına bağlı kalmıştır. Ancak paleolitik dönemde yaşayan atalarımız, bolluk ve kıtlığın yavaş değişen ekolojik nedenlerini kavrayamadıkları için, besin sorununu dinsel ve büyüsel işlemlerle kontrol etmeye çalışmışlardır, tıpkı "ilkel çağdaşlaşlarımız" gibi.
Sayfa 208
Kendi Kültürümüzü Biliyoruz, Peki Anlıyor muyuz?
Çoğunlukla, aynı dili konuşan kişi ve gruplar birbirlerinin törelerini (kültürünü) bildiklerine ve anladıklarına inanırlar. Bu inanç yanlıştır. Kendi kültürümüzü çoğu zaman olduğu gibi kabul ederiz ama onu gerçekten bildiğimizi ve anladığımızı söyleyemeyiz.
Sayfa 180
Kendini Merkeze Koymak ya da Etnosantrizm
Bütün toplumlarda «etnosantrizm» adı verilen kendini yüceltme, kendini önemseme veya kendini merkeze koyma anlamına gelen bir eğilime rastlanır. Her toplum, ırkların en safına, töre veya kültürün en yükseğine, tarihlerin en şereflisine, dinlerin en iyisine ve tanrıların en güçlüsüne sahip olduğuna inanır. Bu değer yargılarıyla çelişen, çatışan her bulgu bilimsel olsun olmasın — yandaş bulmaz, kuşkuyla karşılanır. Üzerinde yaşanılan toprakların üçüncü jeolojik dönemde oluşması; toprak örtüsünün ormandan, toprakaltının petrol yataklarından yoksun oluşu olağan karşılanır da; «ikinci sınıf» bir tarih mirası asla benimsenmez. Örnek olarak biz Türkler, savaşta ve konukseverlikte hiçbir toplumun bize ulaşamayacağına inanırız. «Bir Türk, dünyaya bedeldir!», «Ne mutlu Türk'üm diyene!» deriz. Eskimo'nun veya Habeş'in konukseverlikte «biz»den üstün olabileceğini duymaktan bile rahatsız olur; güreşte, binicilikte, futbolda Batılıyı yenmekten gurur duyarız.
Sayfa 27
250 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.