Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İnsan ve Kültür

Bozkurt Güvenç

İnsan ve Kültür Gönderileri

İnsan ve Kültür kitaplarını, İnsan ve Kültür sözleri ve alıntılarını, İnsan ve Kültür yazarlarını, İnsan ve Kültür yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Kavram olarak, {kültürleşme} kültürlenmenin tersi olan bir süreçtir. Kültürlenme insanoğlunun kendi kültüründen öğrendiklerinin tümü olduğu halde; kültürleşme insanın başka toplumlardan öğrendikleri veya bir toplumun diğerinden aldığı, edindiği öğeler ve farklı toplumların karşılıklı olarak birbirinden etkilenmesidir.
Sayfa 164Kitabı okudu
504 syf.
9/10 puan verdi
Antropolojiye Dalış Yapmak İçin
Bu inceleme ve bu kitaptan yaptığım alıntıları medium hesabımdan okumak için tıklayınız: sametonurr.medium.com/cd87587bf836 Bozkurt Güvenç'in "İnsan ve Kültür" kitabının 13. baskısı Boyut Yayıncılık tarafından 2013'te basılmış.  "İnsan ve Kültür"ün kitaplaşma serüveni Hacettepe Üniversitesi'nde
İnsan ve Kültür
İnsan ve KültürBozkurt Güvenç · Boyut Yayın Grubu · 2020133 okunma
Reklam
Teknoloji Üretim İçin mi Tüketim İçin mi?
Ancak, 1950lerden sonra ve 2000'li yıllarda teknoloji, üretimden çok tüketim amaçlı kullanılıyor. Üretimi arttırmak amacıyla kullandığımız enerjiyle kirlettiğimiz doğal çevreyi (Havayı-suyu) gene enerjiyle temizlemeye, temiz tutmaya çalışıyoruz. Enerji bağımlısı teknolojiyi yavaşlatmak gerçekçi görünmeyebilir. Oysa, enerji kaynaklarına bağlanmadan hava ve suyu bile kullanamaz olduk.
Sayfa 444
Bilimde Geri Kalmak
Evet, bilimsel görüşler zorlanamaz ama bilimde geri kalmanın ağır bedeli, kültür emperyalizminin sömürgesi olarak ödeniyor. Uzakdoğulu “sarılar” kendi çabalarıyla endüstrileşerek tarihi sömürüden kurtulmanın yolunu buldular. Afrikalı “karalar” ın geleceği ise bugün kaygıyla izleniyor. Bizim sorunumuz da burada: Hangi yolda ve yöndeyiz? Ulusal bağımsızlığımızı koruyacak mıyız yoksa Dünya'ya açılalım derken yeniden “yarı sömürge" mi olacağız? (Çavdar 1970). Sorunun yanıtı, seçmene duyarlı siyasilerde değil, seçmenlerin varlık ve tarih bilincinde aranabilir.
Sayfa 430-431
Toplumların Bilime Direnci
Katolik Kilisesi dünya ve canlılar konusundaki tarihi yanılgısını resmen kabul etse de, toplumların bilimsel bulgulara karşı yaygın direnci 21.yy'da da sürüyor. İleride görüleceği gibi bilim ve teknolojide en gelişmiş ülke olduğu kabul edilen ABD'de, evrime (yani bilime) inananlarla inanmayanların oranı birbirine yakındır (%35 - %45).
Sayfa 427
Doğumdan Ölüme Törenler
Kanun, ferman dinlemeyen sevgisi dışında her davranışı, doğması, yiyip-içmesi, çalışıp-dinlenmesi, hastalanıp iyileşmesi, eş seçip ayrılması, sayısız kurallara bağlı kalır. Her aşama bir törenle başlar, törenle sürer, törenle biter. Bir durumdan ötekine geçiş daima uygun bir törenle gerçekleşir. Bu anlam ve bağlamda insan bir homo ritüalis, törencidir. Doğmasına törenle izin verilir, okula törenle başlar, törenle mezun olur. Sünneti, buluğa ermesi, nişanı, askere gitmesi, tezkere alması, evlenip boşanması, bayramlaşması, işe alınması, kovulması, tayini-terfii, emekli edilmesi, öldüğünde gömülmesi hep törenle olur. Bu törenler onu bir homo protokolis ya da hiyerarkus yapar. Her insan, değişen toplumdaki yerini sırasını bu törenlerle öğrenir. Devlet, bu anlamda bir törenler töresidir. Resmi ya da özel törenlerin nasıl yapılacağını, herkesin yerini sırasını belirler. Devrimler, önce törenleri, sonra geçerli protokolü değiştirir. Törenleri değiştiremeyen devrim, devrimden sayılmaz.
Sayfa 418-419
Reklam
Üniversite Sınavındaki Başarı ile Aile ve Lise İlişkisi
Söz konusu ÜSYM (1977) araştırması, öğrencinin üniversite giriş sınavında aldığı puanların, babanın ve annenin öğrenim düzeyleri, ailenin gerçek aylık geliri ve sahip olduğu kolaylıklarla doğrudan (+) ilişkili; lise kalitesiyle ise olumsuz (-) ilişkili olduğunu ortaya koymuştur.
Sayfa 398
Okulun Gücü Nedir?
Okul sıraları ile evreleri çocuğa kuşkusuz yeni bilgiler, beceriler kazandırır ama okul, çocuğun temel kişiliğini, dünyasının nasıl, ne tür bir yer olduğu görüşünü pek değiştirmez. Çok çok, zaten var olanı pekiştirebilir.
Sayfa 364
Evliliğin Amacına Dair
Evrensel olmamakla birlikte, toplumlar dişi ve erkek üyeleri arasında doğumla sonuçlanacak cinsel bir ilişkiye izin vermeden önce bir evlenme ya da nikâh töreni yaparlar. Nikâh töreninde, simgesel olarak gelin ve güveye birbirleriyle evlenmek isteyip istemedikleri sorulur. Soru'nun yanıtı aslında bellidir. Fakat izin, evlenenlerden değil toplumdan, kadın ve erkeğin aile gruplarından alınmakta ve tanıklara imza ettirilmektedir. Törene gelin ve güvey olarak gelen adaylar, törenden “karı-koca” olarak çıkarlar. Törenin asıl amacı, evlenmiş kadının doğuracağı çocukların babasını önceden bilmek, çocuğun bakımını tüzel bir güvenceye bağlamaktır. Öyleyse evlilik, doğuma izin veren bir geçiştir. O kadar ki, evli kadının doğurmaması, belki de, evlenmemiş kadının doğurması kadar ilgi ve heyecanla karşılanır. Evli kadının çocuğu meşrudur. Çünkü kadının kocası, doğacak çocuğun “babası” olmayı önceden kabul etmiştir. Doğacak yavru ortada (sahipsiz) kalmayacaktır. İşte bu nedenle, evlenmemiş (nikâhsız) kadının çocuğuna “gayri meşru” damgası vurulur. Bu damga, kadın, kadının soyu ve doğacak yavru için ömür boyu devam eder bir “yüz karası” olur. Kızlık ya da bekâret, evlilik öncesinde cinsel ilişki kurulmadığının kanıtı olarak birçok toplumlarda değer taşır; bazı tarım toplumlarında bakire çıkmayan gelinler, ailelerine geri gönderilebilirler.
Sayfa 312-314
Kadın ve Erkek Kişiliği ve Farklarının Kaynakları
Fakat asıl sorun, kadın ve erkek kişiliği arasındaki farkların kaynağının ne olduğudur. 1930'lara kadar biyolojik gerekircilik (determinizm) ağırlık taşıyor ve farkların genetik-cinsel veya biyolojik-fizyolojik kökenli olduğu tezi savunuluyordu. Antropolog Margaret Mead (1935) yaptığı bir saha araştırmasıyla biyolojik gerekirciliğin yanlışlığını kesin olarak göstermiştir. Kadın erkek farklarının büyük bir kısmı, cinsiyete değil, kültürel şartlanmaya (enkültürasyona) bağlıdır. Mead'in incelediği Arapeş kültüründe kadınlar ve erkekler, Batı toplumlarındaki kadınlar gibi; Mundugumor kültüründeki kadınlar ve erkekler ise, “Batı"daki erkekler gibi davranıyorlardı. Çambuli kültürü daha da ilginç idi; çünkü orada, kültürel roller ve ilişkiler, “Batı geleneklerine göre" cinsel yönden “ters” kişilere verilmişti: Kadınlar, "Batı"daki erkekler; erkekler ise, “Batı”daki kadınlar gibi hareket ediyorlardı. Mead'in bulguları, cinsel işbölümünü doğrulayan, kendine özgü örnek olaylar değil, kadın erkek ayrımının çoğunlukla öğrenilmiş olduğunu gösterir. Kadının “korkaklığı” ve erkeğin “cesareti”, kültürel öğretilerdir. Kültür-kişilik incelemelerinde bu konuda kanıtlar bulunmaktadır (Güvenç, 1970 a: 5491). Batı'daki kadın özgürlüğü hareketi, giderek erkeğe benzemeye başlayan kadını ayrı tutma çabasıdır.
Sayfa 290
Reklam
Çağdaş ve Geleneksel Toplumlarda Kadın ve Erkeklerin Yaşam Süreleri
İlkel ve geleneksel toplumlardaki erkekler, çoğunlukla, kadınlardan daha uzun yaşarken; çağdaş kentsel ve endüstriyel toplumlarda, kadınların daha erken yaşlandığı fakat daha uzun yaşadığı görülmektedir. Ortalama ömür gibi biyolojik gözüken bir değişken bile kültürel sisteme bağlıdır. Demografların hesaplarına göre, ortalama ömrün 50 yılın altında bulunduğu toplumlarda, erkek daha uzun yaşar. Ortalama hayat 55 yaş dolayında ise, kadın ve erkek ömrü birbirine eşit olur. 60'ın üstünde ise, kadın erkekten daha uzun yaşar. Ortalama 60 yıllık bir hayat beklentisiyle, bugünkü Türk kadınları erkeklerinden 45 yıl daha fazla yaşayacaktır. Ancak bu tür ortalamalar, kır kent farklarını yeterince yansıtmaz. Kentlerde ortalama hayat daha uzun olduğu için dul kadın sayısı da artar.
Sayfa 290
Hint Mitolojisinde Kadın ve Erkeğin Yaratılışı
TABLO 11-2. HİNT MİTOLOJİSİNE GÖRE KADIN VE ERKEĞİN YARADILIŞI KADIN Tanrı, yaprağın hafifliğini, ceylanın bakışını, güneş ışığının kıvancını, sisin gözyaşını aldı, rüzgârın kararsızlığını, tavşanın ürkekliğini buna ekledi. Onların üzerine, kıymetli taşların sertliğini, balın tadını, kaplanın yırtıcılığını, ateşin yakıcılığını, kışın soğuğunu, saksağanın gevezeliğini, kumrunun sevgisini kattı. Bütün bunları karıştırdı, eritti ve kadın yaptı. Yarattığı kadını sevsin diye erkeğe armağan etti. ERKEK Tanrı, kaplumbağanın yavaşlığını, boğanın bakışını, fırtına bulutlarının kasvetini, tilkinin kurnazlığını, boranın dehşetini aldı; sülüğün yapışkanlığını, kedinin nankörlüğünü, hindinin kabarışını, gergedan derisinin sertliğini onlara ekledi. Bunların üzerine ayının kabalığını, bukalemunun şıpsevdiliğini, sivrisineğin vızıltısını kattı ve erkeği yarattı. Yarattığı erkeği, adam etsin diye, kadına verdi.
Sayfa 287
Endüstri Devrimi Öncesi Enerji
Su, yel ve yelkenin birer enerji kaynağı olarak «evcilleştirilmesi» zamana, kültüre, doğal çevre özelliklerine ve teknolojik gelişme düzeyine bağlı kalmıştır. Büyük uygarlıkların ve imparatorlukların (Pers, Mısır, Yunan, Roma, İslam ve Osmanlı gibi) Akdeniz çevresinde kurulmuş olmasının bir anlamı budur. Öyleyse denebilir ki, Endüstri Devrimi'nden önceki dönemlerde ve kültürlerde, kullanılan toplam enerjinin yüzde 80-85'i bitki, hayvan ve insanlardan (insanların el emeğinden ve kas gücünden) sağlanmıştı (Cippola, 1965). Endüstri Devrimi, kültürel sistemlerin geleneksel enerji dengesini ve denklemini altüst etmiş; canlı ya da fizyolojik transformatörler yerine makine ve motorları koymuş, doğa ananın milyonlarca yıldır depo ettiği organik enerji kaynaklarını -yani bitkisel kömür ve hayvansal petrol kaynaklarını- kullanmaya başlamış; İnsanoğlunun ürettiği ve tükettiği enerji düzeyini yüzlerce kat artırmıştır.
Sayfa 237
Avcılık Zamanlarında Kültürel Evrimin Hızı
Avcılık ve toplayıcılık çağları boyunca, insanoğlunun doğal enerji kaynaklarından yararlanma oranı (randımanı) pek yüksek olmamıştır. Paleolitik insan, hayvan ve bitkilerden elde ettiği enerjinin önemli bir kısmını avını bulmak, kovalamak ve yakalamak için tüketmiştir. Başka işler için, geriye fazla bir enerji kalmamıştır. Birçok durumda, avlanan besinin sağladığı enerji, onu yakalamak için tüketilen enerjiden pek fazla olmamıştır. Artı ürünün çok sınırlı oluşu nedeniyle, bu dönemlerdeki kültürel evrim yavaş bir tempoda kalmıştır.
Sayfa 234-235
250 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.