Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İnsandaki Yıkıcılığın Kökenleri (İkinci Kitap)

Erich Fromm

İnsandaki Yıkıcılığın Kökenleri (İkinci Kitap) Gönderileri

İnsandaki Yıkıcılığın Kökenleri (İkinci Kitap) kitaplarını, İnsandaki Yıkıcılığın Kökenleri (İkinci Kitap) sözleri ve alıntılarını, İnsandaki Yıkıcılığın Kökenleri (İkinci Kitap) yazarlarını, İnsandaki Yıkıcılığın Kökenleri (İkinci Kitap) yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
Ne yazık ki tıpkı sevecen karakterli insanların, sevgilerini açığa vurmak için fırsat kolladıkları gibi, sadist karakterli insanlar sadistçe davranma fırsatını kollarlar.
Sayfa 129Kitabı okudu
Reklam
Sevginin bazen nefrete dönüştüğü sık sık söylenmiştir, bu dönüşüme uğrayanın sevgi değil, seven kişinin yaralanmış özseverliği olduğunu söylemek, bir başka deyişle nefrete yol açan şeyin sevgisizlik olduğunu söylemek, daha doğru olacaktır.
Bugünkü uygar insan, saldırganlık dürtüsünü yeterince boşaltılmamasının sancısını çekmektedir
İnsanlar, sevgi, güç, öç tutkularını gerçekleştiremedikleri için kendi canlarına kıymışlardır
Tarihe baktığımda ben kötümser bir kişiyim... Ama tarih öncesine baktığımda iyimser birisiyim.
Reklam
413 syf.
·
Puan vermedi
·
Beğendi
Erich Fromm / İnsandaki Yıkıcılığın Kökenleri. Çeviren Şükrü Alpagut. Ruhbilimci, yoplum filozofu ve yazar Dr. Erich Fromm (1900- 1980), Frankfurt'ta doğdu. Frankfurt ve Münih Üniversitelerinde toplumbilim ve ruhbilim öğrenimi gördü. 1922'fa doktorasını bitirdi. Chicago, Yale, Newyork, Michigan Üniversitelerinde ve Bennington Kolejinde öğretim görevlisi olarak çalıştı. 2949'da Meksika Milli Özerk Üniversitesinden profesörlük payesi aldı. İsviçre'de vefat etti. Bugün yasak olsa da, 1900'lü yılların başı özellikle insanın ruh çözümü ile ilgili klinik deneylerin yapıldığı bir süreç olması dolayısıyla psikolojik açıdan önemlidir. Yazar eserini meydana getirirken, altı yıllık bir süre içerisinde hem kendi tecrübeleri, hem de bu alanda faaliyet göstermiş pek çok bilim adamı ile görüşerek fikirlerini olgunlaştırmış kitabı hazır hale getirmiştir. Aslında bu çalışma, insanın doğasını, insan türünün biyolojik ve zihinsel özgül şartlar açısından tanımlama girişimi ve insanın doğuşuna ilişkin ortaya konan yorumların sonucudur. İnsanda yıkıcılığın kökenleri araştırılırken, saldırganlık kavramı üzerinde sıkça durularak, yumuşak saldırganlık ve zalimce saldırganlık konuları eserin bu cildinde tüm detaylarıyla ortaya konmuştur. İngilizce ilk basımı 1973 yılında yapılan kitabın, Türkçe baskısı Aralık 1984'te yapılmıştır, yalnız çevirisi çok kötüdür. #Kitapşuuruinsanlıkşuurudut.
İnsandaki Yıkıcılığın Kökenleri (İkinci Kitap)
İnsandaki Yıkıcılığın Kökenleri (İkinci Kitap)Erich Fromm · Payel Yayınları · 199582 okunma
Türkiye
Kimsenin göğe bakmaya cesaret edemediği bir ülke, ve dışarıya kim çıkarsa başını eğiyor.
Sayfa 208Kitabı okudu
319 syf.
·
Puan vermedi
·
14 günde okudu
İnsandaki Yıkıcılığın Kökenleri
Erich Fromm'u Sevme Sanatı kitabı ile tanıyıp diğer kitaplarını da okumaya başladığım ve döneminde varolan bilgi ile yaptığı yorumlar ve kurduğu bağlantılar ile günümüze ışık tutan bir yazar. Günümüzde okuduğumuzda alanında literatür olarak bazı görüşler değişmiş olabilir ama dönemine göre incelediğimizde sadece İnsandaki Yıkıcılığın Kökenleri değil yazdığı diğer kitaplarda modern toplumun sorunlarına da yaklaşarak ele alabilmesi, dönemine göre incelediği kaynakları birleştirip okuyucuya sunma ve yorumlamasını okumak çok kıymetli. İnsandaki Yıkıcılığın Kökenleri iki kitap olarak bulunuyor. Kitapta Hitler gibi ünlü kişilerin de analizlerini ve farklı toplumlar, kabilelerin yaşayış tarzından yola çıkarak kurulan bağlantıları bulabilirsiniz.
İnsandaki Yıkıcılığın Kökenleri (İkinci Kitap)
İnsandaki Yıkıcılığın Kökenleri (İkinci Kitap)Erich Fromm · Payel Yayınları · 199582 okunma
Aslına bakılırsa, aklı başında olmayan toplumda yalıtılmışlık hisseden kişi, tam anlamıyla aklı başında olan kişidir- ve bu kişi, iletişim kuramayışından dolayı öyle büyük acı çekebilir ki, sonunda çıldıran o olabilir.
Sayfa 142Kitabı okudu
Reklam
Bireysel karakter, toplumsal karakterden sapma gösterdiği zaman, toplumsal küme, kendisine uygun düşen tüm karakter öğelerini pekiştirme eğilimi gösterir, karşıt öğeler ise uyuşuk duruma gelir. Sözgelimi sadist bir kişi, çoğunluğun sadist bir yapıda olmadığı ve sadistçe davranışın hoş ve özlenir bir davranış sayılmadığı bir toplulukta yaşıyorsa, sadist birey mutlaka karakterini değiştirmeyecek, ama eylemede geçirmeyecektir; sadistliği ortadan kalkmayacak, ama deyim yerindeyse, beslenmediği için kuruyacaktır.
...ruhsal kıtlık durumu... Çocuğun yeteneklerini uyandıracak hiçbir uyarım, hiçbir şey yoksa, çocuk tümüyle donar; çocuğun etkileyip değiştirebileceği hiçbir şey, çocuğa yanıt veren, hatta çocuğu dinleyen hiç kimse yoksa, çocuk, bir güçsüzlük ve yetersizlik duygusuyla başbaşa kalır.
Roma Sezarlar’ı, halkın eğlenmesi için, temelde sadist bir nitelik taşıyan gösteriler düzenliyorlardı. Çağdaş toplum da, suça, savaşa, canavarca davranışlara ilişkin gazete ve televizyon haberleri biçiminde benzer gösteriler sunmaktadır. Bu gösterilerin içeriği korkunç değilse bile, çocukların sağlığı pahasına aynı kitle iletişim araçlarıyla reklamı yapılan kahvaltılık tahıl besinler kadar besleyicilikten uzaktır. Bu kültürel besin, eyleme geçirici uyaranları sağlamaz, yalnızca edilginliği ve uyuşukluğu özendirir. Sağlasa sağlasa eğlence ve heyecan sağlar, ama hemen hemen hiç sevinç sağlamaz; çünkü sevinç, özgürlük gerektirir, sıkı denetim zincirlerinin gevşetilmesini gerektirir; oysa dışkıl-sadist tipin bunu yapması neredeyse olanaksızdır.
Sadist, kendisini güçsüz, cansız ve yetersiz duyumsadığı için sadisttir. Bu yoksunluğunu, başkaları üzerinde denetim kurarak, bir solucan gibi duyumsadığı kendi benliğini bir Tanrı’ya dönüştürerek ödünlemeye çalışır.
47 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.