Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

İnsanın Kökeni

Richard Leakey

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
Üç yüzyıl önce Descartes, kişinin kendi içinde oluşan ben­lik bilincinin kaynağının huzursuz edici gizemini kavramaya çalışmıştı. Felsefeciler bu ikiliğe, zihin-beden sorunu dediler. Descartes şöyle yazmıştı: "Sanki beklenmedik bir şekilde, de­rin bir girdaba girdim; beni öylesine altüst ediyor ki, ne dipte kalabiliyorum, ne de yüzeye çıkabiliyorum."
Reklam
Tarihte yalnızca birkaç bin yıl öncesine baktığımızda, uy­garlığın ilk doğuşunu görüyoruz: Giderek karmaşıklaşan sosyal örgütlenmede köyler şefliklere, şeflikler kent devletlere ve kent devletler de ulus devletlere dönüştü. Karmaşıklık düzeyindeki bu görünüşte amansız artışı biyolojik değişim değil, kültürel evrim yarattı. Bir yüzyıl önceki insanların biyolojik açıdan bi­zimle aynı olmaları, ama elektronik teknolojisinin bulunmadığı bir dünyada yaşamaları gibi, 7000 yıl öncesinin köylüleri de bizim gibiydiler; yalnızca, uygarlık altyapısından yoksundular.
İnsanlarda zihin okuma, diğerlerinin başka koşullarda ne yapacaklarını tahmin etmenin ötesine geçiyor: Diğerlerinin ne hissedebileceklerini de içeriyor. Acılı ya da sıkıntı verici oldu­ğunu bildiğimiz koşullarla karşılaşan diğer kişilere karşı hepi­miz sempati ya da empati duyarız. Diğerlerinin acısını, kimi zaman fiziksel acı duyacak derecede yoğun olarak, biz de yaşarız. İnsan toplumunda en keskin deneyim, ölüm korkusu ya da daha basit bir ifadeyle, ölüm bilincidir.
Çoğu insanda sol ya­rıküre sağ yarıküreden daha büyüktür; ve bu kısmen, dille ilgi­li mekanizmanın burada yer almasının sonucudur. İnsanlarda el kullanımı da bu asimetriyle bağlantılıdır. İnsan nüfusunun % 90'ı sağ ellidir; dolayısıyla, sağ ellilik ve dil yetisi sol beynin daha büyük olmasıyla bağlantılandırılabilir.
Sayfa 138Kitabı okudu
Diyetteki ve ekolojik çevredeki farklılıklara karşın, avcı-toplayıcı yaşam tarzında pek çok ortak yön vardı. İnsan­lar, yaklaşık yirmi beş bireyden oluşan küçük ve hareketli top­luluklarda - yetişkin erkek ve kadınlarla, çocuklarından oluşan bir çekirdek halinde- yaşıyorlardı. Bu topluluklar diğerleriyle etkileşime girerek, geleneklerle dilin bağlı tuttuğu sosyal ve politik bir ağ oluşturuyorlardı. Genellikle yaklaşık beş yüz birey­den oluşan bu topluluklar ağı, diyalektik kabile olarak bilinir. Topluluklar geçici kamplarda yaşıyor ve günlük besin arayışla­rına çıkıyorlardı.
Reklam
İnsanlar keskinleştirilmiş aletler üretmeye 2.5 milyon yıl önce, iki taşı birbirine vurarak başladılar ve böylece, insanın tarihöncesi özelliğini be­lirleyen bir teknoloji yoluna girdiler. İlk aletler bir taşa -genellikle bir lav taşı- başka bir taşla vurularak yapılmış küçük yongalardı. Yongalar yaklaşık 2.5 cm uzunluğunda ve şaşırtıcı derecede keskindiler. Basitliklerine karşın, pek çok işte kullanılıyorlardı.
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.