Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Zerdüşt'ten Günümüze İran Tarihi

İran: Aklın İmparatorluğu

Michael Axworthy

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
AKLIN İMPARATORLUĞU
Bu kitapta anlatılmak istenen en önemli şey Fars alim-bürokratlardan oluşan küçük bir sınıfın direnci ve entellektuel gücüdür. Bu küçük grup, resmi hilekarlığı ve ayak oyunlarını aşk ve bahçelere yada dini mistisizme, muazzam saray ve camilerin tasarımına, matematiğin, astronominin yada tıbbın zorluklarına dönüştürmeyi başaran kahraman Sasani atalarına özlem duyar. Ust üste krizler atlatan, fethedenlerin hizmetine giren ve sonunda onların üzerinde kontrol kuran bu sınıf, bu süreçte(merkezi Bağdat, Belh, Tebriz yada Herat olsun) dillerini, kültürlerini ve emsalsiz entellektuel miraslarını korumayı başarmıştır. Dünya tarihindeki en olağan-üstü olaylardan biridir. Burada, Arap fethi ve ardından gelen imparatorlukların; Abbasilerin, Gaznelilerin, Selçukluların, Moğolları ve Timur'un ardında çok daha önemli bir imparatorluğun hikayesi yazılmıştır; Aklın Imparatorluğunun...
Sayfa 156 - Say YayınlarıKitabı okudu
Ocak 1989'un başlarında Humeyni Sovyet lideri Mikhail Gorbaçov'a komünizmin artık müzelik olduğunu ve Gorbaçov'a, maddiyatçı kapitalizmin ağlarına düşmeden önce bir yaşam şekli olarak İslam'ı araştırması gerektiğini söyleyen bir mektup gönderir.İlk bakışta bu İslam'a davet mektubu, tuhaf bir öneri gibi görülebilir;ancak belki de Humeyni, etrafı sevimsiz ve hayal gücünden yoksun akıllarla çevrili muhafazakar olmayan bir düşünür olan Gorbaçov'un İslam'a ilgisi olduğunu sezer. Humeyni'nin önerdiği İslam biçimi, ulemanın bir kesimini öfkelendirir.Humeyni;Gorbaçov'a Kuran'ı ya da geleneksel metinleri değil, İbn-i Arabi'nin, İbn-i Sina'nın ve Sühreverdi'nin yazılarını okumasını önerir. Mektupla beraber İslami tasavvufta uzman üç yoldaşını ve öğrencisini de Gorbaçov'a gönderir. Gorbaçov onlara teşekkür eder ve İmam'dan böylesi kişisel bir mektup aldığı için ne kadar onur duyduğunu ifade eder. Ancak bu mektup, Kum'daki din adamlarını tarafından eleştirilir,hatta bazıları tasavvufçuları ve filozofları öneren bir mektup gönderdiği için Humeyni'ye açıkça çıkışır.
Sayfa 335 - Say YayınlarıKitabı okudu
Reklam
İran
Bu isim "soylu" anlamına gelen bir kelimeden türemiştir. Sanskritçedeki benzer bir isimle ve on dokuzuncu yüzyılın sonlarında ve yirminci yüzyılın başlarında ırkçı ideolojiler tarafından kullanılan ve tahrif edilen "Aryan" terimiyle aynı kökene sahiptir.
Sayfa 12 - Say YayınlarıKitabı okudu
İran'da 1501 yılından önce yüzyıllar boyunca Şii unsurlar ve Kum ya da Meşhed gibi Şii türbeleri olmuştur;ancak İran, İslam dünyasının çoğu gibi çoğunlukla Sünni'dir.Şiiliğin merkezi Güney Irak'ın tapınak şehirleridir.
Sayfa 169 - Say YayınlarıKitabı okudu
Kapanmayı, 19.yüzyıl Avrupa'sındaki kadını yine hareketsizleştiren, herhangi bir iş için tamamen kullanışsız, moda akımına benzer şekilde elit bir fetiş olarak görmek mümkündür. Bir erkeğin, karısını evin ve kendi kontrolünün dışına çıkarması, özellikle kentlerde (kentlerde hayat kadınlarının varlığının da etkisiyle) alay konusu edilmesine neden olabilmektedir. Ancak kadın için evde kalmak ve yalnızca peçeli evin dışına çıkmak pahalıdır ve erkeğin statüsünü gösterir. İran toplumundaki ya da başka toplumlardaki erkekler için bu simgenin önemini ve içeriğini görmezden gelmek, bunu küçümsemek kolaydır. Çarşaf, geleneksel dinin ve toplumun doğal bir sonucu olmak yerine topluma ve dine dayanak oluşturur.
Sayfa 239 - Say YayınlarıKitabı okudu
800 yıl öncesinin bu Sufi ozanlarındaki aşk dini, yüzeysel bakıldığında uzak ve eski gelebilir. Bu düşünce Rumi ve Attar'ın filizlenen popülaritesiden ziyade büyük ozanların derin mesajlarıyla çelişir. Darwinizmin kaçınılmaz biçimde ateizme yol açtığına inanan Richard Dawkins gibi Darwinistler hoşlanmaz belki, ama evrim teorisi için yaradılışı terk eden bir entelektüel dünyaya aşk dini kadar uygun bir din var mıdır? Darwinizm ve evrim teorisi tüm hayatın odağını üreme eylemine, aşk eylemine bağlamaktadır, eylemin ardındaki güç ise hayatın ruhudur. Bu eylemin ardındaki duygusal dürtüyü daha yüksek bir maneviyatın metaforu olarak kullanan ve özlemini Allah'la bir olmak olarak tanımlayan bir dinden daha uygunu olmaz. - Bize bundan başka armağan vermediler Elest günü-
Sayfa 152 - Say YayınlarıKitabı okudu
Reklam
Batı dünyası her yüzyılda bu Fars şairlerden birini keşfeder. 1800 yılında bu isim Hafız'dır,1900'lerde Ömer Hayyam, 2000'lerde ise Mevlana'dır. Bu seçim, şairlerin faziletlerine ve doğalarına ya da şiirlerine göre yapılmaz, daha çok Batı'nın bu şiirleri edebi ve kültürel üsluba uygun yorumlayabilmesine ve beklentilerine dayanır. Dolayısıyla Hafız romantizm akımına, Ömer Hayyam da estetik akıma göre yorumlanmıştır. Rumi ise ne yazık ki yeni neslin hissiz beynine yaren olmak zorunda kalmıştır.
Sayfa 151 - Say YayınlarıKitabı okudu
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.