Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol

Yeni Bellek Bilimi

Işık Parçacıkları

Charles Fernyhough

Işık Parçacıkları Gönderileri

Işık Parçacıkları kitaplarını, Işık Parçacıkları sözleri ve alıntılarını, Işık Parçacıkları yazarlarını, Işık Parçacıkları yorumları ve incelemelerini 1000Kitap'ta bulabilirsiniz.
"Elindekileri kaybetmek, aşina olunanın yavaş yavaş kaybolmasıdır, kaybolmak ise yabancı olanın belirmeye başlamasıdır."
Beynimizde, geçmiş ve bugün birlikte mevcuttur, bir bakıma komşu odalarda otururlar"...
Sayfa 223Kitabı okudu
Reklam
Geçmiş bana kendi yağımla kavrularak ulaşmak için çok uzak bir ülke.
Sayfa 100Kitabı okudu
Otonoetik bilinç, anıları içinizde yeniden yaşamanız için sizi anılarınızın merkezine koyan nitelik. Anılarınızın size ait olduğunu hissettiren şey. Yazar Vladimir Nabokov geçmişimizde hep yuvamızda olduğumuzu belirtir. Geçmiş bir zamanı ziyaret ettiğimizde, genelde oradaki olaylara kendi gözümüzle bakarız. Anılar bize aitlermiş gibi gelir, çünkü onların merkezindeyizdir.
Neden bu olayları hatırlıyorum da diğerlerini hatırlamıyorum? Neden anılarım büyük şeylerle dolu değil? Bellek bizi sürekli şaşırtıyor, bazen de tesadüfiliğiyle öfkelendiriyor. Hollandalı yazar Cees Noteboom'un deyişiyle: "Neresi hoşuna giderse orada yatan bir köpek."
Anılarımın şekillenirken bile kirlenebildiklerini bildiğinden, bakışlarımı kaçırıyorum. Anımsayış ciddi iştir. Dikkat gerektirir. Geçmise yapılacak bir yolculuk için anınızı seçmeniz gerekir.
Reklam
Insandaki koku sisteminin, her biri tek bir uzmanlaşmış protein reseptörü üretimini kontrol eden yaklaşık dört yüz farklı koku geninin bir araya getirilme işlemi sayesinde yaklaşık on bin farklı koku örüntüsünü kodlayabileceğini biliyoruz.
Belleğe duyulan bu ilgi, modern psikoloji ve nörobilimin, sezgilere sık sık karşı çıkan keşifleriyle yayılan merakın bir parçası. Artık zihnimizin nasıl işlediğine dair içten içe inanılan varsayımları sorgulayan araştırmalar hakkında bir şeyler okumaya alıştık.
Bazı koşullarda insanlara sadece yeterli enformasyon sağlanarak "anı nakledilmesi" dahi mümkündür. İnsanların hiç olmamış olayları gayet canlı biçimde hatırladıklarına dair kanıtlar, bizi hukuki duruşmalarda görgü tanıklığına yaptığımız vurguyu yeniden düşünmeye itmeli.
Kişinin geçmişi anlamaya ve nereden geldiğiyle ilgili tutarlı bir anlatı yaratmaya çalışması hiç kuşkusuz temel bir insan ihtiyacı. Bu yüzden, bağrımıza bastığımız anılarımızın birçoğunun aslıdna uydurma olabileceğine dair bulgular muhtemelen yıkıcı yollara başvurarak kimlik hissiyatımıza meydan okuyormuş gibi görünüyor.
Reklam
Artık deneyimlerimizi kamera kaydeder gibi kaydetmediğimizi biliyoruz. Anılarımız farklı çalışır. Kilit ögeleri deneyimlerimizden çekip çıkarır, onları depolarız. Sonra deneyimlerimizin kopyalarını geri almaktan ziyade onları yeniden yaratıp kurgularız. Bazen, yeniden kurgulama sürecinde deneyimden sonra edindiğimiz hisleri, inançları hatta bilgiyi ekleriz. Diğer bir deyişle geçmişle ilgili anılarımızı olaydan sonra edindiğimiz duyguları ya da bilgiyi geçmişe atfederek anılarımızı yönlendiririz.
Bir anınız varsa, tastamam biçimlenmiş haliyle mevcut bir şeyi zaten geri alamazsınız; yeni bir şey yaratırsınız. Anı geçmişle ilgili olduğu kadar bugünle de ilgilidir. Bir anı o anda inşa edilir ve artık gerekmediği an onu oluşturan ögelerle birlikte çöker.
Belleğin yeniden kurgulayan doğası onu güvenilmez kılabilir. Otobiyografik bellekten gelen veriler, büyük ölçüde depolanarak inşa edilmiş olsa da şimdiki anın taleplerine göre yeniden düzenlenmesi gerekir. Yeniden inşanın her safhasında hatalar ve tahrifatlar olabilir. Nihai sonuç göz alıcı ve ikna edici olabilir ama cazibe kesinliğin garantisi olamaz.
Gerçek şu ki otobiyografik anılar, sahip olacağınız ya da olamayacağınız mülkler değildir. Anılar, zihinsel yapılardır, şimdiki zamanın taleplerine göre o anda yaratılırlar. Bilim insanları bu süreci bilişsel düzlemde(yani düşünceler, duygular ve algılar seviyesinde) ve nöral düzlemde(beynin faaliyetleri açısından) anlamaya çalışırlar. Bilişsel ve nörolojik açıdan değerlendirildiğinde, Byatt "Hatırasını ona bakmak için çağırmaz" her ihtiyaç duyduğunda onu yeniden kurgular. Bu, belleğin statik, bölünmez bir varlık, geçmişten gelen bir yadigar olduğu fikrinden epey farklı bir anlayıştır.
Hatırlamak nedir? O andaki benliğim ile şimdiki benliğimin birbirine karıştığı nokta bu. Ne zaman onu düşünsem ya da bakmak için dışarı çıkarsam bu Anı'ya bir şeyler eklediğimi biliyorum. Daha ötesine ve parlağına sahip, üç aşağı beş yukarı "gerçek". -A.S.Byatt
21 öğeden 1 ile 15 arasındakiler gösteriliyor.