"Saray herşeyin başı. Aynı mı kalmıştı Osmanlı'nın sarayı? Sadeliğinde haşmetli saraylar ayna, konsol, masa, koltuk, sandalye kalabalığında ve kıvrım kıvrım, oyma oyma, barok, rokoko, yaldız, cila kalabalığında, herhangi bir Avrupalı asilzadenin evinden farklı olmayan bir salon kalabalığına devrilmemiş miydi? Arz odasının hemen hemen bomboş sadeliğindeki ihtişamın sebebi bir sır gibi çoktan asırlara karışıp yok olmamış mıydı? "