Me'mun'la ilgili şu rivayet de dikkat çekicidir. O, Ebü'l-Hüzeyl (227/841)'e şöyle der: Ey Eba-Hüzeyl; Ebu Şimr senin ölümünü istiyor. O da şu şiiri okur:
Nice tartıştığım kimseler var ki
Kalpleri kinle dolar -gücü yetmediği halde-
Benim ölümümü ister.
Amr b. Ubeyd, Mansur'un hilafeti zamanında halifenin bağış. ihsan ve iltifatlarına mazhar oldu, fakat o, bağışlanan makam ve ihsanları almada istekli davranmadı ve halifenin yanındaki saygınlığını korumaya devam etti.
Bu tartışmada Ebu'l Hüzeyl'in, Allah'ın zulme, yalana ve yapmayacağını bildiği şeyi yapmaya muktedir olduğu, fakat yapmayacağı tezini savunduğu görülmektedir.
Hz. Peygamber ve ashabı bu sıfatlara Kur'an'da geldiği şekliyle inanmışlardır. Fakat sonraki dönemlerde konu üzerinde yoğunlaşan İslam düşünürleri sıfatları değişik açılardan değerlendirmişler ve buna bağlı olarak farklı sıfat anlayışları ortaya çıkmıştır.
Hariciler, Hz. Ali'nin Cemel ve Sıffin Savaşı'nda haklı olduğunu, fakat Tahkim'e razı olmakla küfre girdiğini söylemekle, İslam ümmetinin ilgisini büyük günah işleyenlerin durumunu tartışmaya çekiyorlardı.
Mu'tezile'nin üzerinde önemle durduğu bu prensibe göre, kul için hayırlı ve elverişli olanı yani aslahı yaratmak Allah'a vaciptir. Buna "vucub ale'llah" denmektedir.