Akış
Ara
Ne Okusam?
Giriş Yap
Kaydol
Gönderi Oluştur

İslâm Düşüncesinde İnkâr Problemi

İbrahim Coşkun

Sözler ve Alıntılar

Tümünü Gör
İmandır o cevher ki ilahî ne büyüktür İmansız olan paslı yürek sinede yüktür. Mehmet Akif Ersoy
Sayfa 13 - Kitap dünyası
Benjamin Jonstant, ateizmin çıkmaz bir yol olduğunu bir mektubunda şöyle itiraf ediyor: "Bildiğiniz gibi ben artık o gözü pek, bu dünyadan sonra hiç bir şey olmadığına inanan ve bir başkası olmadığı için tadını çıkardığı budünyadan son derece memnun olan bir filozof değilim ... Az ilim, insanı ateizme; çok ilim ise dine götürür...
Reklam
Tasdik ile marifet her ikisi de kalbî işlerden olmalarına rağmen aralarında fark vardır. Tasdik, kalpte kesb ve ihtiyar neticesinde meydana gelir. Marifet ise kalpte aniden beliren bilgidir. Çeşitli sebeplerle kalpte meydana gelen mücerred bilgiye iman denmez. İman olması için, iradî bir boyun eğişin, teslimiyetin olması gerekir. Marifet cehaletin zıddıdır. Hâlbuki imanın zıddı küfürdür. Eğer iman marifet olsaydı, bilgisizliğin küfür olması, dolayısıyla her cahilin kâfir, her âlimin mü'min olması gerekirdi. Bu ise mümkün değildir. Eğer iman marifet olsaydı, Yahudi ve Hıristiyanlar Hz. Peygamber'i, şeytan da Allah’ı bildiği için mü'min olmaları gerekirdi. Hâlbuki Kur’an onların kâfir olduklarını beyan ediyor. {Maide Sûresi, 5/17}
Sayfa 67 - Hikmetevi Yayınları
Heva-Şirk İlişkisi
Razi, şehvetin hayvani; gazabın parçalayıcı; hevanın ise şeytanî olduğunu bildiriyor. Zulüm, şehvet ile kişinin nefsine, gazap ile başkasına, heva ile de Allah'a ulaşmış olur. Bunun içindir ki hevanın neticesi şirk veya küfürdür. Bir hadis-i şerifte hevaya uymanın affolunmayan zulüm olarak bildirilmesi de şirk olmasındandır. Yine Razî, Ebu Zeyd el-Belhi'den şunları naklediyor: “Taşlardan veya ağaçlardan yontularak yapılan putların, göklerin, arzın, bitkilerin ve canlıların yaratıcısı olmadığını bilmek bedihî (aklın zorunlu olarak bildiği) bir bilgidir. Zarurî bilgiler konusunda, insanlar arasında ihtilafların bulunması caiz değildir. Putperestlik, Hz. Nuh'un peygamberliğinden önce de mevcuttu, günümüze kadar da devam etmiştir. Mamur, medenî beldelerde oturanların ekserisi de bu din üzeredir.
Sayfa 83 - Hikmetevi Yayınları
"Gel gör ki, haksızlık edenler bilgisiz olarak kötü arzularına uydular" {Rum, 30/29}. Ayet heva'ya bilgisizce uyulduğunun belirtisi olarak yukarıda açıkladığımız hususa işaret etmektedir. Buradan hevanın iki kısma ayrıldığını anlıyoruz. Biri ilme (vahye) muhalif, diğeri ise hakka ve doğasına uygun olan meyillerdir. Tabi ki, şehvetlerin ve meyillerin yaratılması boşuna değildir. Onlar insanı hayata bağlamak, yaratılışın gayesine ulaştırmak için tarafı ilahîden nefse verilmiş saiklerdir. Ancak bazen şeytanîleşen beşer zekâsı, onu gayesinden çevirerek, ilmin zıddına mücerret zevk için boşuna israf edebilmektedir. Mesela insan neslinin sağlıklı bir şekilde çoğalması için nikâh yerine zinanın teşvik edilmesi, ilme aykırı somut bir heva'dır.
Sayfa 81 - Hikmetevi Yayınları
parçalanan kişilik
Eğer insan, Allah'ın yarattıklarından bazılarına nefsini kul yaparsa, işte o zaman mertebesini düşürmüş olur. Hevasının sınırsız arzu ve istekleri de manevî dünyasını parçalayarak, onu sürekli bir bunalıma sürükler. Çünkü nefsi hiç bir şeyle mutmain olmaz, mutluluk hissedemez. Yere düştükten sonra kuşların kapıp parçalaması yahut rüzgârın bir yere sürüklemesi de inkârcı nefislerdeki bu rahatsızlığı temsil etmektedir.
Sayfa 51 - Hikmetevi Yayınları
Reklam
... Bundan dolayıdır ki, Kur'an'da hevanın hiç değişmeyen anlamı, insanı küfre götüren bir motiv olduğudur. Nefsin ilmî, yani vahye uygun olan motivasyonu, hiçbir ayette heva olarak ifade edilmemiş; “insan için süslendi”, “dünya hayatının metai” gibi ifadelerle anlatılmıştır.
Sayfa 81 - Hikmetevi Yayınları
100 öğeden 11 ile 20 arasındakiler gösteriliyor.